Amirimden izin alacağım.
- I'll get permission from my superior.
Ben amirinle konuşmak istiyorum.
- I want to talk to your superior.
Bu halı kalite olarak ondan üstündür.
- This carpet is superior to that one in quality.
Bu kumaş ona göre daha üstün.
- This cloth is superior to that.
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
Benim kültürüm objektif olarak onlarınkinden daha üstün.
- My culture is objectively superior to theirs.
Amirimden izin alacağım.
- I'll get permission from my superior.
Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
- Sami felt a little bit superior to his friends.
Onun bir üstünlük kompleksi vardır.
- He has a superiority complex.
Tom'un bir üstünlük kompleksi var.
- Tom has a superiority complex.
Sanırım kırsal yaşam bazı bakımlardan şehir yaşamından daha üstündür.
- I think country life is superior to city life in some respects.
Bu sözlük ondan daha üstün.
- This dictionary is superior to that one.
Matematikte ondan daha iyi.
- He is superior to her in math.
Ben onun kendini beğenmesine alındım.
- I resented his superiority.
O, üstlerine karşı yaltaklık ederek davranır.
- She behaves obsequiously toward superiors.
Ben üstlerime uymak zorundayım.
- I have to obey my superiors.
Eğer varsa amirlerine saygılı ol.
- Be respectful to your superiors, if you have any.
Onun bir büyüklük kompleksi var.
- He has a superiority complex.
Rebecca had always thought shorts were far superior to pants, as they didn't constantly make her legs itch.
... So David up against Goliath has superior technology. ...
... that are infinitely superior to the ligament ...