On yıldır kendini biyoloji çalışmalarına adadı.
- He dedicated himself to biology studies for almost ten years.
Çalışmalarımı bitirdikten sonra, ben bir öğretmen oldum.
- After having finished my studies, I became a teacher.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.
- Recent studies suggest that this is not the case.
Japonca derslerini daha sıkı çalışmak zorundasın.
- You have to work harder on your Japanese studies.
Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
- Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Dilleri incelemek inanılmazdır.
- Studying languages is incredible.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.
- Tom devoted his whole life to studying sharks.
Araştırma turuna katıldım.
- I joined the study tour.
Öğrenim yapmak gerçekten kolay bir şey değildir.
- Studying really isn't something easy.
Erkek kardeşim hukuk öğrenimi için Amerika'ya gitti.
- My brother went to the United States to study law.
Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
- Professor Kay has been studying insects for forty years.
Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
- The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Yabancı bir dil öğrenmek zordur.
- Studying a foreign language is hard.
Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.
- The author killed himself in his study.
Onun çalışma odası parka bakıyor.
- His study faces the park.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Öğrenim görmek için İngilizce konuşan bir ülkeye gidemiyorsanız, belki İngilizce öğrenmenize yardım edebilecek yakında yaşayan ana dili İngilizce olan birini bulabilirsiniz.
- If you can't go to an English-speaking country to study, perhaps you can find an English native speaker living nearby that can help you learn English.
Hayalim, Paris'te Fransızca öğrenim görmektir.
- My dream is to study French in Paris.
Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
- Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.
- We study English in the same class.
Her gün İngilizce çalışıyor musun?
- Do you study English every day?
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Yurtdışında okumaya karar verdim.
- I made a decision to study abroad.
Yurtdışında okumaya karar verdim.
- I decided to go abroad to study.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
Ben matematik okumak istiyorum.
- I want to study math.
Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
- You might want to try studying in the library.
Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- I recommend you try studying a bit harder.
Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.
- The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
My boyfriend is taking media studies.
Biologists study living things.
I need to study my biology notes.
The study of languages is fascinating.
Thenne the kyng sat in a study and bad his men fetche his hors as faste as euer they myghte.
I study medicine at the university.
He studied the map in preparation for the hike.
I made a careful study of his sister.
My study was to avoid disturbing her.
... And so, for example, the studies I ...
... There's now been like ten studies on this, ...