araştırmak

listen to the pronunciation of araştırmak
Türkçe - İngilizce
search

Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people. - Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.

We don't have time to search every room carefully. - Her odayı dikkatlice araştırmak için zamanımız yok.

investigate

The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy. - Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.

A committee has been set up to investigate the problem. - Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.

seek
study

The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world. - Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.

Professor Kay has been studying insects for forty years. - Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.

inquire
(Hukuk) to investigate, explore
forage
ferret about
research into
hunt after
inquire into
explore
fish
dredge for
dig up
probe
dig
cast about
analyse
analyze
cast around
fish around
go into
to search, to seek, to investigate, to inquire, to explore, to research, to hunt, to study, to look into, to delve in/into
research on
to investigate, explore, research, study, do research on
ferret
check up
{f} shop
look into

They agreed to look into the causes of the accident. - Onlar kazanın nedenlerini araştırmak için anlaştılar

The government has set up a committee to look into the problem. - Hükümet, sorunu araştırmak için bir komite kurdu.

quest for
delve into
check into
(deyim) check someone out
prospect
follow up
go through

I don't want to go through this again. - Bunu tekrar araştırmak istemiyorum.

look around
hunt
research

I'd really like more time to research this. - Bunu araştırmak için gerçekten daha fazla zaman istiyorum.

test
sift
check up on
quest
poke about
ferret out
ascertain
looking into
{f} sound
{f} sum up
vet
{f} poke
hunt out
shop for
make a study of
{f} survey
seek after
hunt up
{f} rummage
{f} quarry
(deyim) check sth. out
dredge up
seek for
{f} rout
{f} rake
drag up
{f} root
araştırma
survey

He ordered them to survey population growth. - Onlara nüfus artışını araştırmalarını emretti.

Their research used a survey method. - Onların araştırması bir anket yöntemi kullandı.

araştırma
investigation

Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects. - Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulanması her zaman kusursuz değildir.

It is clearly shown in Johnson's investigation that passive smoking is very harmful. - Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.

araştırma
search

She went in search of a doctor for her sick baby. - O, hasta bebeği için doktor araştırmaya gitti.

Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people. - Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.

araştırma
research

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

araştırma
{i} study

A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke. - Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.

Tom devoted his whole life to studying sharks. - Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.

araştırma
investigative

Tom is an investigative journalist. - Tom bir araştırmacı gazetecidir.

Tom is an investigative reporter. - Tom bir araştırmacı muhabirdir.

araştırma
inquiry

This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry. - Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.

araştır
{f} quest

They explored the desert in quest of buried treasure. - Onlar gömülü hazine arayışında çölü araştırdı.

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

araştır
probing
araştırma
probe
araştırma
quest

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel. - Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.

araştırma
exploration

From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration. - Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.

araştır
(Bilgisayar) investigate

They are going to investigate the affair. - Onlar olayı araştıracak.

A committee has been set up to investigate the problem. - Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.

araştırma
reconnoiter
araştırma
prospecting
araştırma
reconnoitre
araştırma
(Ticaret) observation
araştırma
examination
derinlemesine araştırmak
delve
maden araştırmak
(Madencilik) prospect
araştır
{f} research

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research. - Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.

araştır
make a survey of
araştır
inquire

He says he will inquire into the matter. - Konuyu araştıracağını söylüyor.

araştır
{f} ferret
araştır
look into

Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility. - Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.

Please look into this matter as soon as you can. - Lütfen yapabildiğiniz kadar kısa zamanda bu konuyu araştırın.

araştırma
{i} surveying
araştırma
checkback
araştırma
scrutiny
araştırma
hunting
araştırma
to research
içyüzünü araştırmak
fathom
araştır
probe
araştır
(Biyoloji) explore

In 1497, John Cabot explored Canada. - 1497 de, John Cabot Kanada'yı araştırdı.

The geologists explored for oil on our farm. - Jeologlar çiftliğimizde petrol için araştırma yaptılar.

araştır
snoop
araştırma
explorative
araştırma
(Hukuk) investigation, research
araştırma
checkup; discourse
araştırma
disquisition
araştırma
inquisitorial
araştırma
of research

This technology will open up a whole new avenue of research. - Bu teknoloji araştırma ile ilgili yepyeni bir cadde açacaktır.

What kind of research does the organization do? - Organizasyon ne tür araştırma yapar?

araştırma
exploratory
araştırma
pursuit
araştırma
inquiries
araştırma
ascertainment
araştırma
checkover
araştırma
inquisitional
araştırma
research, investigation, inquiry, exploration, study, search
araştırma
{i} discourse
araştırma
{i} review
araştırma
{i} checkup
aslını araştırmak
go behind
derinlemesine araştırmak
plumb
derinlemesine araştırmak
plumb-line
derinlemesine araştırmak
get the bottom of
derinlemesine araştırmak
probe
esasını araştırmak
bottom
gizlice araştırmak
poke and pry
içyüzünü araştırmak
search into
mağaraları araştırmak
(hobi) spelunk
piyasayı araştırmak
go shopping
titizlikle araştırmak
sift
uzayı araştırmak
look into space
Türkçe - Türkçe
Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak: "Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak."- Anayasa
Bir gerçeği ortaya çıkarmak için aramalarda bulunmak, sormak, soruşturmak
Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak
Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek
(Osmanlı Dönemi) RÜ'YET
taharri etmek
deşelemek
(Osmanlı Dönemi) taharri
araştırma
Tetebbu
Araştırma
araştırı
Araştırma
istikşaf
Araştırma
(Osmanlı Dönemi) AMAR
araştırma
Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılan yöntemli çalışma
araştırma
Araştırmak işi, taharri
araştırmak