The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
- Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
The man is intelligent and industrious.
- Adam akıllı ve çalışkan.
He is an industrious man.
- O çalışkan bir adamdır.
The majority of students here are diligent.
- Buradaki öğrencilerin çoğunluğu çalışkan.
You are all diligent.
- Hepiniz çalışkansınız.
No other boy in our class is more studious than Jack.
- Bizim sınıfta başka hiçbir çocuk Jack'ten daha çalışkan değil.
She is an earnest student.
- O çalışkan bir öğrenci.
The Chinese are a hard-working people.
- Çinliler çok çalışkan bir halktır.
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.