schnell!

listen to the pronunciation of schnell!
Almanca - Türkçe
hızlı

O çok hızlı koşamadı. - Er konnte nicht sehr schnell laufen.

Çok hızlı sürüyorsun. - Du fährst zu schnell.

süratle
derin olarak
çabukça
quick
hızlıca

Hızlıca tepki vermeliyiz. - Wir müssen schneller reagieren.

alevli
ebabil
hızla

Öncesinde sahip olduğum dil bilgisi yetersizdi. Esperanto ile hızla daha iyi oldu. - Früher verfügte ich über mangelhafte Sprachkenntnisse. Mit Esperanto wurde es schnell besser.

hızlı şekilde
can evi
çabuk, hızlı, tez, süratli, acele
{şnel} çabuk, hızlı
çabuk

Çabuk davranmak zorundayız. - Wir müssen schnell handeln.

Sincaplar çabuk hareket ederler. - Eichhörnchen machen schnelle Bewegungen.

İngilizce - Türkçe

schnell! teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fast
(Argo) hovarda
fast
(Tıp)

Gözlerinizi açık tutun, hızlı olacak. - Keep your eyes open, it's going to happen fast.

Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür. - He who uncovers the most dies the fastest.

fast
yapışmak
fast
sıkı olarak
fast
{s} sabit
fast
derin olarak
fast
metin
fast
{s} ayrılmaz
fast
defalarca
fast
{s} değişmez
fast
eğlenceye düşkün
fast
{s} sıkı

Bu ağaca sıkı dayanın. - Hold fast to this tree.

Tüm gevşek düğümleri kontrol edin ve onları sıkı bağlayın. - Check all the loose knots and fasten them tight.

fast
{s} hızla

Lüks ürün pazarı hızla büyüyor. - The market for luxury goods is growing fast.

Koko, hızla öğrenmeye devam etti. - Koko continued to learn fast.

fast
{s} seri
fast
{s} su gibi
fast
(sıfat) çabuk, hızla, hızlı, rengi atmaz, solmaz, su gibi, süratli, seri, ileri (saat), eli çabuk, tez canlı, uçarı, dayanıklı, sağlam, değişmez, sabit, sıkı, ayrılmaz
fast
{s} dayanıklı
fast
çabucak

Tom'un uyumada problemi olduğunda, o kakımları saymaya başlar.O, onu çabucak sakin bir hale getirir. Ve o kakımları elliye kadar sayabilmeden önce derin uykuya dalar. - When Tom has trouble sleeping, he starts counting stoats. That quickly brings him into a peaceful mood, and he is fast asleep before he could count the stoats to fifty.

fast
{s} hafifmeşrep. z. çabuk, tez
Almanca - İngilizce
fast
speedily
swift

A swallow flies very swiftly. - Eine Schwalbe fliegt sehr schnell.

There is no hawk, or eagle, or any other bird, swift as may be his flight, that can overtake me. - Es gibt weder einen Falken noch einen Adler noch irgendeinen anderen Vogel, so schnell er sei, der mich einholen könnte.

pacy
rapid
snap
rapidly
fleet
smart
pacey
quickly
apace
fast (speed)
swiftly
presto
quick (lapse of time)
speedy

I hope you have a speedy recovery. - Ich hoffe, dass du dich schnell wieder erholst.

slippy
spanking
quickly (lapse of time)
fleetly
expeditious
İngilizce - İngilizce
{i} family name
(Gr) Fast
Fast