yapışmak

listen to the pronunciation of yapışmak
Türkçe - İngilizce
cling
adhere
stick
cohere
(for a very boring or importunate person) to cling to (someone) like a leech, latch onto (someone) like a leech
to stick (to), adhere (to); to cling to
cleave
to seize (something) eagerly (and then set to work)
clutch
glue
fasten on
seize
conglutinate
clench
to stick, to adhere, to cling; to stick to; to cling; to hang on to; to grab, to grib
clinch
bond
hang on to
cling to
fast
grib
sticking
hang on
clung
tenacity
clot
grab
clam
hang
hold
stick on
accrete
grip
stick to
bind
yapışma
{i} adhesion
yakasına asılmak/yapışmak
to hound, badger, bedevil, not to leave (someone) in peace
yakasına yapışmak
to collar, to badger
yakasına yapışmak
get hold of
yakasına yapışmak
buttonhole
yakasına yapışmak
take smb. by the scruff of the neck
yakasına yapışmak
collar
yapış
clung

The mud clung to his shoes. - Çamur onun ayakkabılarına yapıştı.

As the waves crested about them, Tom and Mary clung desperately to the gunwales of their lifeboat. - Dalgalar etraflarını döverken Tom ve Meryem can havliyle filikalarının küpeştesine yapıştılar.

yapışma
cohesion
yapışma
{i} Bond
birbirine yapışmak
stick together
yapışma
(Havacılık) blocking
yapışma
bonding
yapış
adhare
yapış
{f} clam
yapış
cohere
yapış
cling

Wet clothing clings to the skin. - Islak giysi cilde yapışır.

yapış
{f} clinging
yapışma
conglutination
yapışma
accretion
yapışma
{i} cohering
derisi kemiklerine yapışmak
to be just skin and bones, be skinny
dili damağına yapışmak
to be very thirsty
dört elle sarılmak/yapışmak
1. to go into (something) wholeheartedly. 2. to cling to (someone) for support and help
ensesine yapışmak
to seize, collar
etekine yapışmak/sığınmak
to take refuge behind, seek protection in (someone)
havayı çekerek yapışmak
adhere by suction
kene gibi yapışmak
not give a minute's peace
kene gibi yapışmak
(for an annoying person) not to give (one) a minute's peace
kene gibi yapışmak
(deyim) stick like a burr
sülük gibi yapışmak
stick like a leech to smb
sülük gibi yapışmak
to cling like a leech
vantuz gibi yapışmak
adhere by suction
yapış
making; construction; production
yapış
way of making/constructing/producing something
yapış
adhere

This glue does not adhere to plastic. - Bu yapıştırıcı plastiğe yapışmaz.

Wet clothes adhere to the skin. - Islak giysiler tene yapışır.

yapış
cohering
yapışma
adherence
yapışma
sticking, cohesion, adherence, adhesion
yapışma
coherence
yapışma
coherency
yapışma
clinch
yapışma
(Tıp) adhesio
Türkçe - Türkçe
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak: "Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı."- S. F. Abasıyanık
Ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak: "Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki..."- S. F. Abasıyanık. İyice yaklaşmak, sokulup değmek
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak: "Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun, diye kulağıma yapıştı."- Ö. Seyfettin
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak: "Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı."- Ö. Seyfettin
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
İyice yaklaşmak, sokulup değmek
abak
(Osmanlı Dönemi) LÜBUD
(Osmanlı Dönemi) TAMS
(Osmanlı Dönemi) DUBU'
(Osmanlı Dönemi) CESS
(Osmanlı Dönemi) ABAKİYE
(Osmanlı Dönemi) LEKED
(Osmanlı Dönemi) LECZ
(Osmanlı Dönemi) RAS'
(Osmanlı Dönemi) LASAF
(Osmanlı Dönemi) LASB
(Osmanlı Dönemi) LEK'
(Osmanlı Dönemi) LEZEZ
(Osmanlı Dönemi) MÜLAMESE
(Osmanlı Dönemi) MESİS
(Osmanlı Dönemi) ŞEKK
(Osmanlı Dönemi) LESK
(Osmanlı Dönemi) LÜVKA
yapış
Yapmak işi veya biçimi
yapış
Yapma işi veya biçimi
yapışma
Yapışmak işi
yapışmak