Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
Rahatlamak için ne yapıyorsun?
- What do you do for relaxation?
Sadece kumsalda oturup bir hafta boyunca gevşemek istiyorum.
- I just want to sit on the beach and relax for a week.
Onu rahatlatmak için bir ilaç verdi.
- He gave her a drug to make her relax.
İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
- Import regulations have been relaxed recently.
Derin bir nefes al ve sonra gevşe.
- Take a deep breath and then relax.
Dinlenmek için ne yapıyorsun?
- What do you do for relaxation?
Dinlendirici bir öğleden sonrayı hak ediyorum.
- I deserve a relaxing afternoon.
Diyelim ki, televizyon seyretmek dinlendirici olabilir.
- Granted, watching TV can be relaxing.
Rahatlamak için, Copernicus resim yaptı ve Yunanca şiiri Latinceye çevirdi.
- For relaxation, Copernicus painted and translated Greek poetry into Latin.
Sami, Leyla'ya bazı rahatlama egzersizleri gösterdi.
- Sami showed Layla some relaxation exercises.
Kurallar son zamanlarda gevşemişti.
- The rules were recently relaxed.
İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
- Import regulations have been relaxed recently.
Tom gevşemiş göründüğümü söyledi.
- Tom said I seemed relaxed.
Tom bana gevşemiş kalmamı söyledi.
- Tom told me to stay relaxed.
Sami, Leyla'ya bazı gevşeme egzersizleri gösterdi.
- Sami showed Layla some relaxation exercises.
Tom rahatlamış görünüyor.
- Tom seems to be relaxed.
Onunla rahatlamış hissediyorum.
- I feel relaxed with him.
Bu gerçekten o kadar rahatlatıcı değil.
- It's not really that relaxing.
Tom ve Meryem yüzen evde rahatlatıcı bir hafta geçirdiler.
- Tom and Mary spent a relaxing week on a houseboat.
relaxation of the soft palate.
relaxation of efforts.
The relaxed rules were greatly tightened after the lawsuit.
... You can sit back, relax, say OK, Google-- ...
... spread over to relax big daddys got this all under control ...