OK, let's arrange a meet with Tyler and ask him.
And therewythall they spurred their horsys, and mette togydirs so harde that Sir Epynogrys smote downe Sir Dynadan.
Shall we meet at 8 p.m in our favorite chatroom?.
I met with them several times.
The right wing of the car met the column in the garage, leaving a dent.
The forest meets the sea along this part of the coast.
pleased to meet you.
Would you meet her?.
England and Holland will meet in the final.
Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu.
- Meg was happy about meeting Tom again.
Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
- It was awesome to meet you in real life!
Sanki onun benimle karşılaşmaktan çekindiğini hissettim.
- I felt as if he shrank from meeting me.
Yolda onunla karşılaşmaktan kaçındı.
- He avoided meeting her on the way.
O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
- She promised to meet him last night.
Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
- Rain or shine, I will come to meet you at the station.
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
- Everyone wants to meet you. You're famous!
O seninle tanışmak istiyor.
- He wants to meet you.
Görüşmek istediğim Tom'dur.
- Tom is the one I want to meet.
Görüşmek istediğim Tom'dur.
- It's Tom I want to meet.
Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır.
- The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
- It's rare to meet nice people like you.
Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir.
- The athletic meet is an annual event.
Yarın atletik yarışmaya katılmamız gerekiyor.
- We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.
Tom geçimini yapmak için çabaladı.
- Tom struggled to make ends meet.
Michael geçim yapmak için zor bir süreç geçirdi.
- Michael had a hard time making ends meet.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
- When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
Japonya'da biriyle karşılaştığında başla selamlamak uygundur.
- In Japan, it is proper to bow when you meet someone.
Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
- Can you find suitable time for our meeting?
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Biz şirketimizin atletizm karşılamasına katıldık.
- We participated in the athletic meet of our company.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
Ben, atletizm karşılaşmalarına katıldım.
- I took part in the athletic meeting.
... GUYS, GROUP MEETING. ...