What an awesome deal!
- Ne korkunç bir anlaşma!
That really sounds quite awesome.
- Bu gerçekten oldukça korkunç görünüyor.
General John Pope made a terrible mistake.
- General John Pope korkunç bir hata yaptı.
Dozens of people were injured in the terrible accident.
- Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
Tom made a terrifying threat against Mary.
- Tom Mary'ye karşı korkunç bir tehdit yaptı.
Never have I read so terrifying a novel as this.
- Asla bunun gibi korkunç bir roman okumadım.
Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
I have never read such a scary novel.
- Böylesine korkunç bir romanı asla okumadım.
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
Why are you so awful?
- Niçin o kadar korkunçsun?
Where did you find this awful dog?
- Bu korkunç köpeği nereden buldun?
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
He says appalling things.
- O, korkunç şeyler söylüyor.
Sami didn't deserve to die in this appalling way.
- Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Tom is tormented every night by horrific nightmares.
- Tom her gece korkunç kabuslarla boğuşuyor.
Fadil got involved in this horrific crime.
- Fadıl bu korkunç suça karıştı.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
Fadil started to hear horrifying sounds coming from his room.
- Fadıl kendi odasından gelen korkunç sesleri duymaya başladı.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
- Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
Serbian trains are terribly slow.
- Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
It's bad! Very bad! Horrible!
- Kötü! Çok kötü! Korkunç!
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
I had a dreadful dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
My little brother says that he had a dreadful dream last night.
- Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.
The situation became very dire.
- Durum çok korkunç oldu.
A dire tragedy has befallen me.
- Başıma korkunç bir trajedi geldi.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.