I thought it was awesome.
- Onun korkunç olduğunu düşündüm.
I think it's awesome.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
General John Pope made a terrible mistake.
- General John Pope korkunç bir hata yaptı.
This is really terrible.
- Bu gerçekten korkunç.
At that time, I used to have terrifying hallucinations.
- O zaman, ben korkunç halüsinasyonlar görürdüm.
Never have I read so terrifying a novel as this.
- Asla bunun gibi korkunç bir roman okumadım.
Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
Some comments are scary.
- Bazı yorumlar korkunç.
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
It's awfully hot today.
- Bugün hava korkunç sıcak.
Why are you so awful?
- Niçin o kadar korkunçsun?
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
Sami didn't deserve to die in this appalling way.
- Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.
I think that's appalling.
- Onun korkunç olduğunu düşünüyorum.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Sami committed six horrific murders.
- Sami altı tane korkunç cinayet işledi.
Fadil got involved in this horrific crime.
- Fadıl bu korkunç suça karıştı.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
That's a horrifying thought.
- O korkunç bir düşünce.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
I just wish we could leave this horrible place.
- Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
I am terribly busy because the report deadline is near.
- Korkunç derecede meşgulüm çünkü raporun verilme tarihi yakındır.
He is terribly jealous.
- Korkunç derecede kıskançtır.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
It's bad! Very bad! Horrible!
- Kötü! Çok kötü! Korkunç!
The situation became very dire.
- Durum çok korkunç oldu.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
I had a dreadful dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
A dire tragedy has befallen me.
- Başıma korkunç bir trajedi geldi.
It was a dire situation.
- O korkunç bir durumdu.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.