O giyim mağazası korkunçtu.
- That clothing store was ghastly.
O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.
- He could not by any means tolerate the ghastly smell of rotting onion.
O şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç resimlerinden biridir.
- That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
Bu iğrenç sözleri tekrar söyleme!
- Don't say these hideous words again!
Tom'un berbat bir baş ağrısı vardı.
- Tom had a hideous hangover.
Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
- The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
Orada korkunç bir canavar yaşardı.
- A hideous monster used to live there.
He turned ghastly pale on hearing the news.
The play was simply ghastly.