According to the weather forecast, tomorrow will be snowy.
- Hava tahmini göre, yarın karlı olacak.
He led his men and horses over snowy mountains and down into hot valleys.
- O adamlarını ve atlarını karlı dağların üzerinden götürdü ve sıcak vadilere indirdi.
The arrangement proved highly profitable.
- Düzenleme son derece karlı olduğunu kanıtladı.
Tom owns a very profitable company.
- Tom çok kârlı bir şirkete sahiptir.
Look at the mountains covered with snow.
- Karlı kaplı dağlara bak.
Waiting tables in Boston can be lucrative.
- Boston'da garsonluk kârlı olabilir.
According to the weather forecast, it will snow tomorrow.
- Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.
Probably it will snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
He has done this for profit.
- O, kar etmek için bunu yaptı.
Let's agree to share in the profits.
- Karı paylaşmada anlaşalım.
He ran to catch up to his brother.
- Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
Most French people are against capital punishment.
- Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before.
- Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
- Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
You cannot mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
Tom's boots sank into the deep snow.
- Tom'un botları derin kara battı.
Tom's boots sank deep into the snow.
- Tom'un botları karın derinliklerine battı.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
I am not accountable to you for my actions.
- Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
Try to take account of everything before you make a decision.
- Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.