I don't want to humiliate them.
- Ben onları küçük düşürmek istemiyorum.
I don't want to humiliate Tom.
- Tom'u küçük düşürmek istemiyorum.
I've brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
He is sailing a little boat on the water.
- O suda küçük bir bot ile denize açılıyor.
My room is very small.
- Benim odam çok küçük.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
I get depressed by the slightest things.
- En küçük şeylerden depresyona girerim.
Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
- Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
I have three young kids.
- Üç küçük çocuğum var.
My DVD collection is absolutely miniscule.
- Benim DVD koleksiyonum kesinlikle küçük.
The war ended with a humiliating defeat for Britain.
- Savaş İngiltere için küçük düşürücü bir yenilgi ile sona erdi.
You can't imagine how humiliating this is.
- Bunun ne kadar küçük düşürücü olduğunu hayal bile edemezsin.
Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
- Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
Small children are afraid of being left alone in the dark.
- Küçük çocuklar karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyorlar.
Mary's baby is less than a month old.
- Mary'nin bebeği bir aydan daha küçük.
The baby has pretty little fingers.
- Bebeğin güzel küçük parmakları var.
The boy gathered a handful of peanuts and put them in a small box.
- Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
Tom wanted me to buy him a pony.
- Tom ona küçük at almamı istedi.
My youngest sister has piano lessons twice weekly.
- Küçük kız kardeşimin haftada iki kez piyano dersleri var.
I'd like to take a small trip this weekend.
- Bu hafta sonu küçük bir gezi yapmak istiyorum.
She got me a tiny toy.
- O, bana küçük bir oyuncak aldı.
He came from a tiny mountain town.
- Küçük bir dağ kasabasından geldi.
Moncalvo is the smallest Italian city.
- Moncalvo çok küçük bir İtalyan şehridir.