I'm trying to be cautious.
- Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
Do you think I'm being too cautious?
- Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
Tom is just being prudent, isn't he?
- Tom sadece tedbirli davranıyor, değil mi?
You should have been more prudent.
- Daha tedbirli olmalıydın.
Mary is wary of strangers.
- Mary yabancılara karşı tedbirli.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
- Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
Tom opposed the measure.
- Tom tedbire karşı çıktı.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
- Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
It was a wise precaution.
- O akıllıca bir tedbirdi.
I appreciate your discretion.
- Tedbirini takdir ediyorum.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
- Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
- Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
Biz her önlemi aldık.
- Biz her tedbiri aldık.
Herhangi bir önlem almadım.
- Herhangi bir tedbir almadım.