Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- All of a sudden it started raining.
Birden beklenmedik bir şey oldu.
- Suddenly, something unexpected happened.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Ansızın fikrini ne değiştirdi?
- What made you change your mind all of a sudden?
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Birdenbire gökyüzü karardı.
- All of a sudden the sky became dark.
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- It suddenly started raining.
Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.
- Suddenly, something unexpected happened.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly, it started to rain.
Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
- Suddenly, my mother started singing.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
O birdenbire çok mutlu oldu.
- He was suddenly very happy.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- All of a sudden it started raining.
Aniden bütün ışıklar söndü.
- All of a sudden, all the lights went out.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Onun ani ölümü bir trajedi idi.
- His sudden death was a tragedy.
Biz onun ani ölüm haberine büyük ölçüde şaşırdık.
- We were greatly surprised at the news of his sudden death.
Birdenbire, o konuştu.
- All of a sudden, he spoke out.
Birdenbire gökyüzü karardı.
- All of a sudden the sky became dark.
Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- I suddenly realized what was happening.
Tom birden bire çok meşgul oldu.
- Tom suddenly became very busy.
Birdenbire gökyüzü karardı.
- All of a sudden the sky became dark.
Birdenbire ışıklar yandı.
- All of a sudden, the lights went on.
The sudden drop in temperature left everyone cold and confused.
If you were lucky enough to survive all this lunacy, you always risked capture. There your story would end with a quick drop and a sudden stop, for piracy was punishable by hanging.
All of a sudden I felt very hot and tired.
... And all of a sudden, it would be like the ...
... And all of a sudden, the body's filled ...