Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Britanya kanalla kıtadan ayrılmaktadır.
- Britain is separated from the Continent by the Channel.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in separate states.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.
- Our teacher separated us into two groups.
Sami ve Leyla çoktan ayrılmıştı.
- Sami and Layla had already separated.
Fransa İtalya'dan, Alplerle ayrılmıştır.
- France is separated from Italy by the Alps.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.