not together (with); not united (to)

listen to the pronunciation of not together (with); not united (to)
Englisch - Türkisch

Definition von not together (with); not united (to) im Englisch Türkisch wörterbuch

separate
ayırmak

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır. - The English Channel separates England and France.

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

separate
ayrı

Biz ayrı hesaplar istiyoruz. - We'd like separate checks.

Onların her biri ayrı ayrı ödedi. - They each paid separately.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar. - They want to separate after 40 years of marriage.

Dil kültürden ayrılmaz. - You can't separate language from culture.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Guangdong'u Guangxi'den ne ayırıyor? - What separates Guangdong from Guangxi?

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur. - It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.

separate
(karı koca) ayrı yaşamak
separate
ayırma işareti
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır. - The English Channel separates England and France.

Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır. - The Karakoram separates China from Pakistan.

separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
separate
{s} ayrı, ayrılmış
Englisch - Englisch
separate

I try to keep my personal life separate from work.

not together (with); not united (to)
Favoriten