insan%C3%BCst%C3%BC

listen to the pronunciation of insan%C3%BCst%C3%BC
Türkisch - Türkisch

Definition von insan%C3%BCst%C3%BC im Türkisch Türkisch wörterbuch

insan ve yurttaş hakları bildirgesi
Fransız Devrimi'nin temelini oluşturan, 26 Ağustos 1789’da demokrasi ve özgürlük sebep gösterilerek yayımlanan temel metin
insan
Memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Belirsiz zamir gibi de kullanılır
insan
Kişi, şahıs: "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar."- H. Taner
insan
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
insan
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Bu türden olan canlı
insan 1
(Kuran) İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir?
insan 11
(Kuran) Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir
insan 12
(Kuran) Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir
insan 14
(Kuran) Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır
insan 15
(Kuran) Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kaseler dolaştırılır
insan 16
(Kuran) Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar
insan 17
(Kuran) Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler
insan 18
(Kuran) O pınara "Selsebil", denir
insan 19
(Kuran) Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın
insan 2
(Kuran) Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır
insan 20
(Kuran) Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün
insan 21
(Kuran) Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir Rableri onlara tertemiz içecekler içirir
insan 22
(Kuran) İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer denir. *
insan 23
(Kuran) Kuran'ı sana indiren şüphesiz Biziz
insan 24
(Kuran) Rabbinin hükmüne kadar sabret; onların günah işliyen ve inkarcı olanlarına uyma
insan 25
(Kuran) Rabbinin adını sabah akşam an
insan 26
(Kuran) Geceleyin O'na secde et; O'nu geceleri uzun uzun tesbih et
insan 27
(Kuran) Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar
insan 28
(Kuran) Onları yaratan, mafsallarını pekiştiren Biziz; dilersek onları benzerleri ile değiştiriveririz
insan 29
(Kuran) Bu sadece bir öğüttür; dileyen, Rabbine giden yolu tutar
insan 3
(Kuran) Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük
insan 30
(Kuran) Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Doğrusu Allah, bilendir, Hakim'dir
insan 31
(Kuran) Dilediğine rahmet eder. Zalimlere, işte onlara, can yakıcı bir azap hazırlamıştır. *
insan 4
(Kuran) Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık
insan 5
(Kuran) Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler
insan 6
(Kuran) Bu ancak Allah 'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınardır
insan 7
(Kuran) Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar
insan 8
(Kuran) Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksulla, öksüze ve esire yedirirler
insan başlı
İnsan kafalı, androsefal
insan bilimci
Antropolog
insan bilimi
Antropoloji
insan bilimsel
Antropolojik
insan biçimcilik
İnsanın niteliklerinin başka bir varlığa, özellikle Tanrı'ya aktarılması, antropomorfizm
insan coğrafyası
Beşerî coğrafya
insan evladı
İyi insan, iyi kimse
insan hali
Olabilir, hoş karşılamak gerekir
insan kurusu
Çok zayıf
insan müsveddesi
Bir insanda bulunması gerekli niteliklerden yoksun olan
insan sarrafı
bakınız: adam sarrafı
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) Huy ve ahlâkı yüksek. Terbiyeli.İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev'i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve niha
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş
İNSAN SURESİ
(Osmanlı Dönemi) Kur'an-ı Kerim'in 76. Suresi olup "Dehr, Ebrar, Emşac, Hel-etâ Suresi" de denir
bedeni insan
(Osmanlı Dönemi) insan vücudu
üst insan
Görüş, irade gibi nitelikleri yüksek, yetenek ve erdemleri herkesten üstün olan insan, dâhi
Türkisch - Englisch

Definition von insan%C3%BCst%C3%BC im Türkisch Englisch wörterbuch

insan
man

There are many people in Asia. - Asya'da bir sürü insan vardır.

Man is the only animal that can laugh. - İnsan gülebilen tek hayvandır.

insan
human

A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes. - İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

insan
microcosm
insan eliyle yapılmış şey
artifact
insan eseri
(Jeoloji) artifact
insan soyu
mankind
insan tasviri
figure
insan
homo
insan
thing

A Japanese person would never do such a thing. - Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.

The only thing one never regrets are one's mistakes. - Bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey onun hatalarıdır.

insan
humane

Isn't that the most humane punishment for criminals? - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?

insan
being

Language changes as human beings do. - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other. - Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

insan
(Latin) persona

Tom doesn't like it when people invade his personal space by standing too close to him. - İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.

The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue. - İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.

insan
(Konuşma Dili) flesh and blood
insan
one

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

insan avcısı
(Askeri) head hunter
insan başına
(Ticaret) per capita
insan bedeni
human body
insan beyni
human brain
insan bilimi
human science
insan dışkısı
(Çevre) night soil
insan dışı
nonhuman
insan evladı
good person
insan evrimi
human evolution
insan faktörü
(Havacılık) human factors
insan figürü
human figure
insan genetiği
human genetics
insan genom
(Tıp) human genome
insan gübresi
(Çevre) night soil
insan gücü
man power
insan gücü
labor force
insan haklan
(Ticaret) human rights
insan hatası
human error
insan işi
manmade
insan kaynaklı
anthropogenically
insan merkezli
anthropocentric
insan olarak
humanly
insan olmayan
nonhuman
insan otu
(Tıp) mandragora autumnalis
insan sarrafı
judge of character
insan sayısı
headcount
insan sağlığı
human health
insan sesi
(Bilgisayar) voices
insan sesi
(Bilgisayar) voice
insan sevgisi
humanity
insan sürüsü
rabble
insan unsuru
human factor
insan varlığı
human existence
insan yapımı
man-made
insan yapımı
artifact
insan yapımı
man made
insan yapısı
(Ticaret) manmade
insan yapıtı
(Jeoloji) artifact
insan yaşamı
human life
insan yönetimi
people management
insan yüzü
human face
insan-ı kamil
perfect human being
insan 1
People first
insan 2
2 people
insan 8
8 people
insan aklı
human mind
insan hakları
human rights

We need a clear definition of the concept of human rights. - İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.

We need a clear definition for the concept of human rights. - İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.

insan hakları beyannamesi
Bill of rights
insan ikrarı hayvan yuları ile tutulur
(Atasözü) Careless talk gives show away.Let not your tongue cut your throat
insan kaynakları
human resources
insan kulesi
Human tower
insan
spirit

Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit. - Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.

So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning. - İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

insan
person, someone, human being, man
insan
human being

Language changes as human beings do. - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water. - İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.

insan
decent person, upright person: İnsan gibi yaşamadı. He didn't live as a decent person should. İnsan gibi çalış! Do your work as it should be done!
insan
mortal

We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health. - Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.

We know that all men are mortal. - Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.

insan
naked ape
insan
one, you: İnsan büyüğüyle öyle konuşmaz. One doesn't speak that way to one's superior. İnsana güven veren bir sesi var. He has a voice that inspires trust
insan
humanity

Slavery is a crime against humanity. - Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

Slavery is a crime against humanity. - Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.

insan
the human race, man, mankind: Allah insanı yarattı. God created man
insan
hominid
insan
Wight
insan
human, human being, man, person, one; human, humane
insan
born of woman
insan
decent, upright, good (person): Yümni insan bir adam. Yümni's a decent fellow
insan
lords of creation
insan
anthropo

What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess. - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.

Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism. - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.

insan Hakları Beyannamesi
hist . the Declaration of the Rights of Man. İ
insan Hakları Evrensel Beyannamesi the Universal Declaration of Human Rights
(made by the U. N.)
insan aklını aşan
transcendent
insan albumini
(Tıp) human albumin
insan asansörü
passenger elevator
insan asansörü
passenger lift
insan azmanı
spanker
insan azmanı
yahoo
insan bağışıklık sistemi yetersiliğine neden olan virus (hiv virusu -AIDS)
(Askeri) human immuno-deficiency virus
insan başlı at
centaur
insan becerisi
(Ticaret) human skill
insan beşer, kuldur
(bazen) şaşar. (Atasözü) Nobody is perfect./Everybody makes mistakes
insan biçiminde
anthropomorphic
insan biçiminde olan
anthropomorphous
insan bozuntusu
the offscourings of humanity
insan cinsi
human race
insan dizisi
cordon
insan doğası
flesh
insan doğası
flesh and blood
insan eliyle yapılmış şey
artefact
insan eti yemek
colloq . to backbite, slander a person
insan etine gömülen pire
chigoe
insan etine gömülen pire
chigger
insan evladı
good person, decent person, person of integrity
insan gibi
humanlike
insan gibi
properly, decently
insan gibi decently, properly
in an acceptable way, like a human being
insan gübresi
human manure
insan gücü birikim sistemi
(Askeri) manpower force packaging system
insan gücü kuvvet unsuru
(Askeri) manpower force element
insan gücü ve personel modülü
(Askeri) manpower and personnel module
insan gücünün üstünde çalışan işçi
shock worker
insan hakları
civil liberties
insan hakları
(Hukuk) human rights İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması
insan hakları
civil liberty
insan hakları beyannamesi
(Hukuk) declaration of human rights
insan hakları ihlalleri
(Hukuk) violations of human rights
insan hakları kuruluşları
(Hukuk) human rights instruments
insan haklarının korunması
(Hukuk) protection of human rights
insan hali
human nature
insan hali
(Konuşma Dili) Human nature is just that way
insan halkası
daisy chain
insan hareketi
human action
insan ilişkilerinde usta kimse
diplomat
insan ilişkilerinde usta kimse
diplomatist
insan içine çıkabilir
presentable
insan içine çıkamaz
unpresentable
insan içine çıkmak
to go out in public; to mix with people
insan içine çıkmak
to show one's face
insan işgücü
manwork power
insan kaybı
(Askeri) human cost
insan konuşa konuşa/söyleşe söyleşe, hayvan koklaşa koklaşa
(Atasözü) Animals communicate by sniffing; people by talking
insan kurusu
1. very thin person, bag of bones, scarecrow 2. very thin, (someone) who is nothing but skin and bones
insan kuvveti
manpower
insan kökenli
(Jeoloji) anthropogenic
insan kılığındaki şeytan
a devil incarnate
insan kıtlığı
scarcity of capable people
insan müsveddesi
1. sorry apology for a human being, sorry excuse for a human being (said of a morally contemptible person). 2. (someone) who is a sorry apology for a human being
insan odaklı
people oriented
insan olarak
as a man
insan sarrafı
judge of character, connoisseur of human nature
insan sarrafı
1. a good judge of people. 2. (someone) who is a good judge of people
insan sarrafı
judge of men
insan sevgisi
philanthropy
insan sevmeme
misanthropy
insan soyu
our species
insan soyu
the species
insan soyu
everymen
insan tabiatı
human nature
insan ticareti
(Politika, Siyaset) trade in human beings
insan ticareti
(Hukuk) trafficking in human beings, traffic in human beings
insan tiplerini belirleme bilimi
typology
insan topluluğu
(Hukuk) population
insan tuzağı
mantrap
insan türü
Homo sapiens
insan türü
hominid line
insan ve teçhizat güç birikimi
(Askeri) manpower and equipment force packaging
insan vücudu
clay
insan vücudunu ölçme bilimi
anthropometry
insan yaralayıcı
anti personnel
insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur
(Atasözü) A person's character does not change with time
insan yeme
anthropophagy
insan yerleştirmek
people
insan yerleştirmek
populate
insan yiyen
anthropophagous
insan yiyen canlı
man eater
insan yiyen dev
ogre
insan yiyen dev
(dişi) ogress
insan yığılımı
personal convergence
insan öldürmeye yönelik
anti personnel
insan ön ayağı
(Tıp) human forefoot
insan ırkı
the human race
insan ırkını iyileştiren
eugenic
insan şeklinde
anthropomorphous
insan şeklinde
homiform
insan şeklinde robot
android
insan şeklinde sütun
atlas
insan şekline girmiş
incarnate

You are the devil incarnate. - Sen şeytanın insan şekline girmiş halisin.

insanüstü insan
superman
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi
(Hukuk) Universal Declaration of Human Rights
İnsan Hakları Eşgüdüm Yüksek Mahkemesi
(Hukuk) Supreme Board of Co-ordination for Human Rights
İnsan Hakları Vakfı
(Hukuk) human rights foundation
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme
(Hukuk) Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms
genetik olarak insan ırkının ıslahı bilimi
eugenics
pırlanta gibi insan
daisy
(insan) uzak
unapproachable
coşarak (insan)
effervescently
ilk insan
primitive man
ilkel insan
troglodytes
konusu insan olan ilimler
the humanities
melek gibi insan
angel
yerli insan
indigene
yeterince insan olmak
man
üst-insan
superman
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur
(Atasözü) Friends may always meet but mountains never
güzel, sevimli (insan)
nice, cute (men)
ilkel insan
Troglodyte
Avrupa İnsan Hakları Divanı
(Hukuk) European Court of Human Rights
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu
(Hukuk) European Commission of Human Rights
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(Hukuk) European Convention on Human Rights, European Convention for the Protection of Human Rights
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği
(Askeri) United Nations High Commissioner for Human Rights
Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı
(Hukuk) United Nations Conference on the Human Environment
Deniz Kuvvetleri unsuru insan gücü veya personel karargah subayı
(Askeri) Navy component manpower or personnel staff officer
NATO Savunma İnsan Gücü Komitesi
(Askeri) North Atlantic Treaty Organization (NATO) Defense Manpower Committee
NATO Yıllık İnsan Gücü Planı
(Askeri) North Atlantic Treaty Organization (NATO) Annual Manpower Plan
Yarı insan yarı boğa canavar
Minotaur
adam/insan sarrafı
a good judge of people
askeri insan gücü seferberlik ve yükümlülük durum raporu
(Askeri) military manpower mobilization and accession status report
beyaz insan
white person
beşeri istihbarat; insan kaynakları istihbaratı
(Askeri) human intelligence; human resources intelligence
birinci sınıf insan
the salt of the earth
birlik insan gücü personel kayıdı
(Askeri) unit manpower personnel record
bölgeye insan yerleştirme
colonization
coşma (insan)
effervescing
coşmuş (insan)
effervesced
deneyimli insan
(Konuşma Dili) under one's belt
değerli insan
treasure
değerli insan
jewel
düşünen ve iradesini kullanan insan
ego
insan%C3%BCst%C3%BC
Favoriten