bilgi%C3%A7 bilgi%C3%A7

listen to the pronunciation of bilgi%C3%A7 bilgi%C3%A7
Englisch - Türkisch

Definition von bilgi%C3%A7 bilgi%C3%A7 im Englisch Türkisch wörterbuch

bilgi yarışması
knowledge contest
Türkisch - Türkisch

Definition von bilgi%C3%A7 bilgi%C3%A7 im Türkisch Türkisch wörterbuch

bilgi edinme hakkı
Bilgi edinme hakkı, yurttaşların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elinde bulunan bilgilere erişebilmesi hakkıdır. Ülkemizde bu hak ve kullanımı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile düzenlenmiştir
Türkisch - Englisch

Definition von bilgi%C3%A7 bilgi%C3%A7 im Türkisch Englisch wörterbuch

bilgi
information

I want specific information. - Özellikli bilgi istiyorum.

Get me all the information you can on this matter. - Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.

bilgi vermek
inform

Television is a very important medium for giving information. - Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.

bilgi
data

We examined the following magazines to collect the data. - Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.

They conducted the following experiment to collect the data. - Bilgi toplamak için aşağıdaki deneyi yaptı.

bilgi
knowledge

Traveling makes people knowledgeable. - Seyahat, insanları bilgili yapar.

Bilal is a person of knowledge. - Bilal bilgili bir kişidir.

bilgi alanı
field
bilgi vermek
state
bilgi
instruction

A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do. - Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

bilgi
advice

The more information you give me, the better the advice I can provide you. - Bana ne kadar fazla bilgi verirseniz size o kadar daha iyi tavsiye verebilirim.

She gave me advice as well as information. - O, bilginin yanı sıra bana tavsiye verdi.

bilgi
know-how
bilgi almak
inquire
bilgi vermek
charge
bilgi vermek
acquaint
yanlış bilgi
misinformation
askeri bilgi
(Askeri) military information
bilgi
science

I was a science teacher. - Fen bilgisi öğretmeniydim.

Tom doesn't want to be a doctor, although he's very good in science. - Fen bilgisinde iyi olmasına rağmen, Tom bir doktor olmak istemiyor.

bilgi
(Bilgisayar) quote
bilgi
(Bilgisayar) more info

Congress asked for more information. - Kongre daha fazla bilgi istedi.

We need more information. - Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var.

bilgi
understanding
bilgi
(Argo) drum
bilgi
(Bilgisayar) cc
bilgi
learned

We learned about that from reliable sources. - Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.

The learned are apt to despise the ignorant. - Bilgili insanlar cahil insanları küçümseme eğilimindedir.

bilgi
(Bilgisayar) help

If you need any help, let me know. - Herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa, beni bilgilendirin.

Shouting at your computer will not help. - Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.

bilgi
(Bilgisayar) informative

This is a very informative article. - Bu çok bilgilendirici bir yazı.

bilgi
news

News can be accessed on your computer. - Bilgisayarınızda habere erişilebilir.

I read the newspaper to keep myself informed. - Kendimi bilgilendirmek için gazete okurum.

bilgi
(Felsefe) cognition
bilgi
(Bilgisayar) prompt
bilgi
cognisance
bilgi
input
bilgi
(Bilgisayar) informational
bilgi
aviso
bilgi
letter

He was able to get the information by reading the letter. - Mektubu okuyarak bilgi edinebildi.

Typing capital letters on a computer is somewhat tedious. - Bilgisayarda büyük harfleri yazmak biraz sıkıcı.

bilgi
enlightenment
bilgi adı
(Askeri) data name
bilgi akışı
(Ticaret) information flow
bilgi alanı
domain
bilgi alanı
(Askeri) data field
bilgi alma
debriefing
bilgi almak
get information

In the U.S., it is illegal to torture people in order to get information from them. - ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.

I'd like to get information regarding a number of questions. - Birkaç soru hakkında bilgi almak istiyorum.

bilgi almak
(Ticaret) be informed
bilgi almak
keep in touch with
bilgi bilim
epistemology
bilgi birikimi
knowledge
bilgi bulma
(Bilgisayar,Teknik) retrieval
bilgi edinme
knowledge acquisition
bilgi edinme özgürlüğü
(Politika, Siyaset) freedom of information
bilgi edinmek
get information
bilgi edinmek
larn
bilgi edinmek
elicit
bilgi girme
(Bilgisayar) data input
bilgi grubu
(Bilgisayar) set of data
bilgi haber
dope
bilgi hızı
(Bilgisayar) information rate
bilgi imi
(Bilgisayar) tag
bilgi iste
(Bilgisayar) prompt
bilgi için
(Askeri) info
bilgi işlem
(Bilgisayar) data automation
bilgi işlem
(Askeri) data handling
bilgi metni
(Bilgisayar) info text
bilgi notu
annotation
bilgi notu
running foot
bilgi notu
reminder
bilgi odası
(Ticaret) data room
bilgi sayar
(Denizbilim) computer
bilgi tabanlı yöntem
(Bilgisayar,Teknik) knowledge based method
bilgi toplumu
(Ticaret) knowledge-based society
bilgi ver
(Bilgisayar) get info
bilgi veren
(Dilbilim) informant
bilgi vermek
detail
bilgi vermek
cue somebody in
bilgi vermek
give somebody the dope
bilgi vermek
(Kanun) release information
bilgi vermek
acquaintance
bilgi vermek
gen
bilgi vermek
instruct
bilgi vermek
break news
bilgi yayma
information dissemination
bilgi yok
(Bilgisayar) no information
bilgi çağı
information age
bilgi çekme
(Bilgisayar,Teknik) retrieval
bilgi-işlem
(Bilgisayar) information technologies
bilimsel bilgi
scientific knowledge
daha fazla bilgi
(Bilgisayar) more info
daha fazla bilgi
further information
daha fazla bilgi
(Bilgisayar) more infomation
daha fazla bilgi
(Bilgisayar) more
daha fazla bilgi için
for more information
derin bilgi
scholarship
edinmek (bilgi)
elicit
engin bilgi
profound knowledge
entegre bilgi işlem
(Ticaret) integrated data processing
epey bilgi sahibi olan
well-informed
genel bilgi
preliminary information
genel bilgi
guideline
gizli bilgi
blind text
gizli bilgi
classified information

Tom has been accused of selling classified information. - Tom gizli bilgileri satmakla suçlanıyor.

We can't reveal classified information. - Gizli bilgiyi ortaya çıkartamayız.

gizlilik dereceli bilgi
(Askeri) classified information
güncel bilgi
up-to-date information
iktidar-bilgi
power-knowledge
kilitlenme bilgi dökümü
(Bilgisayar) crash dump
mali bilgi
financial information
meteorolojik bilgi
(Askeri) meteorological data
proje bilgi ilanı
(Bilgisayar,Teknik) request for information
resmi bilgi
(Askeri) official information
temel bilgi teknolojisi
basic information technology
teorik bilgi
theoretical knowledge
teorik bilgi
theoretical information
zımni bilgi
tacit knowledge
özet bilgi
(Bilgisayar) summary
üst bilgi
(Bilgisayar) header
afet bilgi yönetim sistemi
disaster information management system
alınan son bilgi
recent information received
bildirimsel bilgi
Declarative knowledge
bilgi dağarcığını geliştirmek
improve one's knowledge
bilgi dağarcığını geliştirmek
improve knowledge base
bilgi düzeltmek
correct an information
bilgi işcisi
Knowledge workers
bilgi işlem
information technologies
bilgi kapsamı hipotezi
knowledge scope hypothesis
bilgi kirliliği
Information pollution
bilgi kirliliği
Info pollution
bilgi mühendisi
Knowledge engineer

Daha ÜSTADtan sevgiler.

bilgi sahibi olmak
To be informed of
bilgi teknolojisi
Information technology, infotech, IT
bilgi toplumu
Information society
herhangi bir konuda bilgi vermek
To provide information on any subject
bilgi hedefleri; bilgi harekatları; istihbarat gözetimi; uluslar arası teşkilat
(Askeri) information objectives; information operations; intelligence oversight; international organization
taktik bilgi işlem ve kıymetlendirme sistemi; taktikm bilgi işlem kıymetlendirme
(Askeri) tactical information processing and interpretation system; tactical information processing interpretation
vukuat raporu; bilgi oranı; bilgi ihtiyacı; kızılötesi; istihbarat ihtiyacı
(Askeri) incident report; information rate; information requirement; infrared; intelligence requirement
bilgi%C3%A7 bilgi%C3%A7
Favoriten