Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
- What's your favorite sad song?
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
Haberi duyduğumda çok üzgün hissettim.
- I felt very sad when I heard the news.
Uyandığımda üzgündüm.
- When I woke up, I was sad.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.
- The sad story moved us to tears.
Vedalar her zaman üzücüdür.
- Goodbyes are always sad.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Sanırım hiç arkadaş olmaması iç karartıcı.
- I think it's sad to have no friends.
Sanırım hiç arkadaşının olmaması iç karartıcıdır.
- I think it's sad to not have any friends.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
- The movie was so sad that everybody cried.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Senin aşkın olmadan hayatım çok kederli olurdu.
- Without your love, my life would be very sad.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Üzüntüsünü yenmesi için ona yardım etti.
- She helped him overcome his sadness.
Tom hüzünle pencereden dışarıya baktı.
- Tom stared sadly out the window.
Mektubu okuduktan sonra hüzünlendi.
- He got sad after reading the letter.
Vprose Sir Guyon, in bright armour clad, / And to his purposd iourney him prepar'd: / With him the Palmer eke in habit sad, / Him selfe addrest to that aduenture hard .
She gets sad when he's away.
And thus they strekyn forth into the stremys, many sadde hunderthes.
That's the saddest-looking pickup truck I've ever seen.
... And I think that's kind of sad. ...
... kind of sad we have all these computers out there and ...