However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
- Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
We had hardly arrived when Lucy started crying to go home.
- Lucy eve gitmek için ağlamaya başladığında, ancak varmıştık.
I slept barely two or three hours.
- Ben ancak iki veya üç saat uyudum.
He had barely enough money to buy bread and milk.
- Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
- Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
He used to eat out every day, but now he can't afford it.
- O her gün, dışarıda yemek yerdi, ancak şimdi buna gücü yetmiyor.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
She bought him a dog. However, he was allergic to dogs, so they had to give it away.
- Ona bir köpek aldı. Ancak, o köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden birine vermek zorunda kaldı.
Tom has only himself to blame.
- Tom ancak kendini suçlayabilir.
However, only the human community has verbal languages as a means of communication.
- Ancak, sadece insan topluluğunun bir iletişim aracı olarak sözlü dili vardır.
Five tremors in excess of magnitude 5.0 on the Richter scale have shaken Japan just this week, but scientists are warning that the largest expected aftershock has yet to hit.
- Richter ölçeğine göre büyüklüğü 5.0'ı aşan beş sarsıntı sadece bu hafta Japonya sarstı, ancak bilim adamları beklenen en büyük artçının henüz vurmadığı konusunda uyarıyorlar.
The country is divided, yet there are mountains and rivers.
- Ülke bölünür ancak dağlar ve ırmaklar vardır.
A lion is certainly much stronger than a sole hyena but there were three times as many hyenas there as lions.
- Bir aslan kesinlikle tek sırtlandan çok daha güçlüdür ancak orada aslanların üç katı kadar fazla sırtlan vardı.
I know it's hard to find the time, but could you proofread this for me before next Monday?
- Zaman bulmanın zor olduğunu biliyorum, ancak önümüzdeki Pazartesi gününden önce benim için bunu düzeltebilir misin?
Tom tried hard, but failed.
- Tom çok çalıştı, ancak başarısız oldu.
Five tremors in excess of magnitude 5.0 on the Richter scale have shaken Japan just this week, but scientists are warning that the largest expected aftershock has yet to hit.
- Richter ölçeğine göre büyüklüğü 5.0'ı aşan beş sarsıntı sadece bu hafta Japonya sarstı, ancak bilim adamları beklenen en büyük artçının henüz vurmadığı konusunda uyarıyorlar.
Certainly. I will need to confirm it, however. Please wait just a moment.
- Kesinlikle. Ancak onu teyit etmem gerekecek, lütfen sadece biraz bekleyin.
We're not gods, but mere men.
- Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.