This is quite sound from a scientific aspect.
- Bu, bilimsel açıdan son derece sağlam.
Everyone can help ensure that sentences sound correct, and are correctly spelled.
- Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
- Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
Tom has a cast iron stomach. He can eat just about anything.
- Tom'un sağlam bir midesi var. İstediği şeyi yiyebiliyor.
Secure the garage door.
- Garaj kapısını sağlama alın.
Secure your own mask before helping others.
- Diğerlerine yardım etmeden önce kendi maskeni sağlamlaştır.
The barn was small, but it was strong.
- Ahır küçüktü ama sağlamdı.
Do you think this rope is strong enough?
- Bu ipin yeterince sağlam olduğunu düşünüyor musun?
I'll do everything within my power to make sure your children are safe.
- Senin çocuklarının güvende olmalarını sağlamak için gücüm dahilinde her şeyi yapacağım.
We must put safety before anything else.
- Güvenliği başka her şeyden önce sağlamalıyız.
I made sure no one was following me.
- Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım.
I'm sure I can speak French well enough to get by.
- Geçimimi sağlamak için Fransızcayı yeterince iyi konuşabileceğime eminim.
Tom makes a good living.
- Tom iyi bir yaşam sağlamaktadır.
He's good at fund raising.
- O, fon sağlamada iyidir.
Grant refused to give them a firm promise.
- Grant onlara sağlam bir söz vermeyi reddetti.
Her belief in God is very firm.
- Onun Allah'a inancı çok sağlam.
Tom's doctor gave him a clean bill of health.
- Tom'un doktoru ona sağlam raporu verdi.
Tom's fears were well founded.
- Tom'un korkuları sağlam temelliydi.