I have no idea what that guy is thinking.
 - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
 - İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
 - Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
 - Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.
 - Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.
The man shot three birds with a gun.
 - Adam bir silahla üç kuşu vurdu.
Jackson's men began to leave the next morning.
 - Jackson'ın adamları ertesi sabah gitmeye başladı.
Jackson was a rough man.
 - Jackson, kaba bir adamdı.
The dog growled at the strange man.
 - Köpek yabancı adama hırladı.
A man with a big dog came in.
 - Büyük bir köpeği olan adam içeri girdi.
An old man came up and shook Lincoln's hand.
 - Yaşlı bir adam geldi ve Lincoln'la tokalaştı.
The man took the boy by the hand.
 - Adam çocuğu elinden tuttu.
In the country of the blind, the one-eyed man is king.
 - Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
There were two people in it, one of her girl students and a young man.
 - Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
Tom is a likeable person.
 - Tom sempatik bir adam.
Donald Trump is a famous business person.
 - Donald Trump ünlü bir iş adamıdır.
Fred is a lazy fellow.
 - Fred tembel bir adam.
He is a very decent fellow.
 - O, çok hoşgörülü bir adamdır.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
 - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
You're a gentleman and a scholar.
 - Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
He described the man as a model gentleman.
 - Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
The old man was hard of hearing.
 - Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
The police are after the man.
 - Polis adamın peşinde.
Once upon a time, in a place far away, lived an old man and an old lady.
 - Bir zamanlar, uzak bir yerde, yaşlı bir adam ve yaşlı bir bayan yaşardı.
The lady tolerated the man.
 - Kadın adama tahammül etti.
He described the man as a model gentleman.
 - Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
 - Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
It was almost the perfect crime: we arrived at the scene, opened the trunk, killed the man and cleaned up the prints, but we forgot to hide the body.
 - Neredeyse kusursuz cinayetti: Biz, olay yerine geldik, bagajı açtık, adamı öldürdük ve izleri temizledik, ama biz cesedi gizlemeyi unuttuk.
Is she a woman with a beard or a man with a woman's body?
 - O sakallı bir kadın mı yoksa kadın vücutlu bir adam mı?
The man returned from his vacation full of beans.
 - Adam tatilinden çok enerjik döndü.
Tom said he was mugged by three men.
 - Tom, üç adam tarafından gasp edildiğini söyledi.
Say Goddess, what ensu’d when Raphael, / The affable Arch-Angel, had forewarn'd / Adam by dire example to beware / Apostasie,.
Second Adam from above,Reinstate us in thy love.
What splendid names for boys there are! / There's Carol like a rolling car, / And Martin like a flying bird, / And Adam like the Lord's First Word,.
Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
 - Why did Adam eat the forbidden fruit?
Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.
 - Eve gave Adam the apple of knowledge.