-e tabii

listen to the pronunciation of -e tabii
Türkçe - İngilizce

-e tabii teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

-e tabii
tributary to
tabii
natural

If that is the real aim, naturally I would not know about that. - Asıl amaç buysa bilmem tabii.

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness. - Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

tabii ki
for sure
sevk-i tabii
drive
sevk-i tabii
motive
sevk-i tabii
incentive
tabii
indigenous
tabii
(Mekanik) raw
tabii
quite so
tabii
(Konuşma Dili) you bet
tabii
rather
tabii afet
acts of god
tabii bir şey
matter of course
tabii engel
natural obstacle
tabii frekans
natural frequency
tabii gaz
natural gas
tabii ki
needless to say

I don't look down upon any living being. Needless to say, I'm no God. I'm a human being myself; I may have made mistakes, I do admit. - Ben hiçbir canlıyı küçümsemiyorum. Tabii ki ben Allah değilim. Ben de kulum; hatalarım olmuştur, yalanlamıyorum.

tabii ki
sure

Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty. - Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.

tabii ki
no wonder
tabii ki
it goes without saying
tabii ki elbette
of course
tabii manyetik inhiraf
(Askeri) magnetic declination
tabii manyetik sapma
(Askeri) magnetic declination
tabii olmayan
labored
tabii sapma
(Askeri) variation
tabii sapma istasyonu
(Askeri) declinating station
tabii seleksiyon
natural selection
tabii sirkülasyon
(Fizik,Teknik) gravity circulation
tabii taş
natural stone
Birleşmiş Milletler (UN) Uluslar Arası Tabii Afetleri Önlemenin On Yılı
(Askeri) International Decade for Natural Disaster Reduction (UN)
pek tabii
no wonder
pek tabii
of course
tabii
habitual, customary
tabii
naturally, of course
tabii
surely

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness. - Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

tabii
certainly
tabii
of course

I am against the war, of course. - Tabii ki de savaşa karşıyım.

Of course I'll help you. - Tabii ki sana yardım edeceğim.

tabii
natural, pertaining to nature
tabii
sure

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness. - Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty. - Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.

tabii
natural " doğal; naturally, of course; Certainly!, Of course!, Definitely, Sure, Be my guest!
tabii
natural, unaffected
tabii
pure, unadulterated
tabii afet
natural disaster
tabii afet
act of God
tabii agrega
natural aggregates
tabii asfalt
natural asphalt
tabii basınç
natural pressure
tabii bolluk
(Kimya) natural abundance
tabii borç
(Ticaret) imperfect obligation
tabii borçlar
law natural obligations
tabii boşluk oranı
natural void ratio
tabii büyüklükte
large-scale
tabii davranış
native behaviour
tabii dağılma
(Askeri) stripped deviation
tabii denge
(Biyoloji) natural equilibrium
tabii dolaşım
natural circulation
tabii drenaj
natural drainage
tabii elektriksel saha
natural electrical field
tabii erozyon
geologic erosion
tabii felaket
(Ticaret) natural catastrophe
tabii gerilim
self-potential
tabii gizleme
(Askeri) natural concealment
tabii haklar
(Ticaret) natural rights
tabii havalandırma
natural ventilation
tabii inşaat taşı
natural building stone
tabii iş bölümü
natural division of labour
tabii işsizlik oranı
natural rate of unemployment
tabii kanal
natural channel
tabii kanal metodu
natural channel method
tabii kaya asfalt
natural rock asphalt
tabii kaya hattı
original rock line
tabii kayma açısı
angle of repose
tabii ki
needless to say, it goes without saying
tabii ki
of course

You can do whatever you want to, of course. - Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.

Of course, I learnt about China from textbooks when I was in Japan, but what I see for myself in China is completely different from what is described in those textbooks. - Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.

tabii ki
go ahead!
tabii ki
just so
tabii kil
natural clay
tabii kil
undisturbed clay
tabii kil
intact clay
tabii kişi
(Kanun) natural person
tabii konveksiyon
free thermal convection
tabii kum
natural sand
tabii lif
(Tekstil) natural fibre
tabii liman
natural harbour
tabii mera
(Tarım) wild pasture
tabii mera
(Tarım) native range
tabii monopol
(Ticaret) natural monopoly
tabii müşahede
natural observation
tabii mıknatıs
natural magnet
tabii olarak
as a matter of course
tabii plajlar
natural beaches
tabii radyasyon
terrestrial radiation
tabii radyasyon
natural radiation
tabii radye
natural raft
tabii renkli
natural-coloured
tabii reçine
natural resin
tabii rutubet muhtevası
natural moisture content
tabii saha
natural area
tabii sapma noktası
(Askeri) declinating point
tabii senatör senator who holds
a life appointment in a senate
tabii sirkülasyonlu ısıtma
(Fizik,Teknik) gravity circulation heating
tabii sistem
(Botanik, Bitkibilim) natural system
tabii su muhtevası
natural moisture content
tabii su muhtevası
natural water content
tabii tekel
(Ticaret) natural monopoly
tabii temel
natural foundation
tabii tolerans
(Ticaret) natural tolerance
tabii toprak deposu
natural soil deposit
tabii uranyum
(Çevre) natural uranium
tabii yatak
natural bed
tabii yüzey akımı
natural runoff
tabii zemin
original ground
tabii zemin
natural ground
tabii zemin hattı
original ground line
tabii zemin hattı
natural ground surface
tabii zemin sathı
original ground surface
tabii zemin seviyesi
original ground level
tabii zemin seviyesi
level-original ground
tabii zemin tabakası
natural soil stratum
tabii çakıl
bank gravel
tabii çimento
(İnşaat,Teknik) natural cement
tabii ölçek
natural scale
tabii üye
(Ticaret) ordinary member
tabii şev
natural slope
tabii şev açısı
natural angle of repose
Türkçe - Türkçe

-e tabii teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

tabii ki
Elbette, doğal olarak, işin gereği olarak
TABİÎ
(Osmanlı Dönemi) Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ı sağ iken görmüş olan mü'minlerle yani Ashabla görüşmüş ve onlardan ders almış olan sâlih müslümanlar. Bak: Ashab
tabii
Tabi
tabii
Doğada olan, doğada bulunan
tabii
Katıksız, saf
tabii
Elbette, doğal olarak, işin gereği olarak
tabii
Yapmacık olmayan
tabii
Katıksız, saf, doğal
tabii
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
tabii
Yapmacık olmayan, doğal: "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz."- P. Safa
tabii
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi: "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor."- A. Rasim
tabii
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan: "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir."- Atatürk
tabii
Olağan
tabii
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
tabii afetler
Önlenmesi insan eliyle olmayan, tabiî güçlerin yarattığı sel, fırtına, deprem, dolu gibi felâketler
tabii hukuk
İnsanın doğuştan sahip olduğuna inanılan haklarını ele alan hukuk
tabiî
(Osmanlı Dönemi) fıtrî, doğal, normal
-e tabii