- yatmak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- lie down I'd like to lie down. -Ben yatmak istiyorum. 
 I'd like to lie down for a few minutes. -Ben birkaç dakika için yatmak istiyorum. 
 
- lie I'd like to lie down. -Ben yatmak istiyorum. 
 I'd like to lie down for a few minutes. -Ben birkaç dakika için yatmak istiyorum. 
 
- go to sleep I know you probably don't want to go to sleep right now, but you should. -Şu anda muhtemelen yatmak istemediğini biliyorum ama yatmalısın. 
 I want to go to sleep soon because I need to get up early tomorrow. -Yarın erken kalkmam gerektiği için kısa süre içinde yatmak istiyorum. 
 
- go to bed I was about to go to bed when he called me up. -Beni aradığında yatmak üzereydim. 
 I am tired and I want to go to bed. -Yorgunum, ve yatmak istiyorum. 
 
- incline 
- couch 
- kip 
- be couched 
- lay 
- hit the hay 
- yacht 
- be buried 
- indine 
- stay in prison 
- doss 
- go by the board 
-  (deyim) take to one's bed
- bed with 
- be imprisoned 
- be in bed 
- imprisoned 
- have sex 
- in bed I got tired of lying in bed all day. -Bütün gün yatakta yatmaktan usandım. 
 
- to be imprisoned 
- become flat 
- hit the sack 
- bang 
- recline 
- to go to bed, to turn in; to be in bed; to lie; to lie down, to recline; to lie at anchor; to be imprisoned; to stay in prison; to become flat; to go by the board; to lie on; to have sex, to bed (with), to sleep together, to sleep with sb; to be buried 
- repose oneself 
- to lie, lie flat, lie at full length 
- lay oneself down 
- to be in prison 
- to lean to (one side); (for a ship) to list 
- turn in 
- slang (for something) to be fated not to occur, not to be on: Bu iş yattı galiba. It looks like this thing's not on 
- lie up 
- to stay in; to remain in, sit in (a place) 
- have a screw 
- repose 
- slang to do it, have sex 
- slang to agree to, accept 
- sleep with No, I don’t have a headache; I just don’t want to sleep with you. -Hayır, baş ağrım yok; ben sadece seninle yatmak istemiyorum. 
 It's not good to sleep with him on the first date. -İlk randevuda onunla yatmak iyi değildir. 
 
- to stay in bed; to keep to one's bed; to be bedfast 
- to have sex with, sleep with 
- (for someone) to be in bed, be lying down 
- to enter, go into (hospital) 
- rest 
- to sleep, spend one's nights in: Nerede yatıp kalkıyorsun? Where are you sleeping at night? 
- (for a sports team) to be beaten; (for a team) to suffer a series of defeats, have a bad season. yatıp kalkıp continually, always. yatıp kalkmak 
- kip down 
- buried 
- sleep together 
-  (Fiili Deyim ) sack in
-  {k} hit the sack/sack out
- kuluçkaya yatmak
- incubate 
- yan gelip yatmak
- sit back 
- yan gelip yatmak
- to sit back 
- yan gelmek/ gelip yatmak
- to take one's ease, relax, enjoy oneself (when one should be working) 
- yan yatmak
- (gemi) careen 
- yan yatmak
- to list, to rake 
- yan yatmak
- to lean to one side 
- yan yatmak
- rake 
- yana yatmak
- to tilt, to tip 
- yana yatmak
- tip 
- yana yatmak
- (gemi) heel 
- yana yatmak
- tilt over 
- yana yatmak
- tilt 
- yana yatmak
- list 
- yana yatmak
- heel over 
- yatakta iki kişi yatmak
- sleep double 
- yatakta yatmak
- bunk down 
- yatakta yatmak
- bunk 
- yatağa yatmak
- retire to rest 
- yatağa yatmak
- retire 
- yat
- yacht Tom can't afford to buy a yacht. -Tom'un bir yat almaya gücü yetmez. 
 Our yacht club has ten members. -Yat kulübümüzün on üyesi vardır. 
 
- yat
- lie down I'd like to lie down. -Ben yatmak istiyorum. 
 I'm going to go and lie down. -Gideceğim ve yatacağım. 
 
- hapis yatmak
- serve 
- pusuya yatmak
- lurk 
- yat
- go to bed I usually go to bed at nine. -Genellikle dokuzda yatarım. 
 I'm really tired; I think I'll go to bed. -Çok yorgunum; Sanırım yatacağım. 
 
- yatma
- lay I want you to lay back and relax. -Sırtüstü yatmanı ve dinlenmeni istiyorum. 
 
- birlikte yatmak
- sleep together 
- erken yatmak
- go to bed early 
- temelinde yatmak
- underlie 
- yatma
- tilt 
- yat
- went to bed 
- yat
- gone to bed 
- yatma
- lying I got tired of lying in bed all day. -Bütün gün yatakta yatmaktan usandım. 
 
- yatma
- recumbency 
- yatma
- stay up He often used to stay up until late at night. -Sık sık gece geç saatlere kadar yatmazdı. 
 It's not good to stay up late at night. -Gece geç saatlere kadar yatmamak iyi değildir. 
 
- Erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı zengin ve akıllı yapar
-  (Atasözü) Early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise
- Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak yeğdir
-  (Atasözü) Better be sorry than sure
- hastaneye yatmak
- Enter into hospital 
- sotaya yatmak
- Ambush, lie in ambush, hide in order to make a surprise attack 
- sotaya yatmak
- sotaya Lie 
- aklı yatmak
- to believe that sth is possible, to be convinced of 
- altında yatmak
- underlie 
- arka üstü yatmak
- to lie on one's back 
- arkaya yatmak
- recline 
- ayağına yatmak
- to pretend to be 
- açıkta yatmak
- to camp out 
- beleşe yatmak
- slang to try to get something for nothing 
- büzülüp yatmak
- snuggle down 
- bıçak altına yatmak
- colloq . to have an operation 
- dana yatmak
-  (Askeri) nest of ships
- eli işe yatmak
- to be skilful 
- erken yatmak
- to go to bed early 
- erken yatmak
- keep early hours 
- geç vakte kadar yatmak
- lie in 
- geç yatmak
- sleep late 
- gripten yatmak
- be down with influenza 
- gripten yatmak
- be down with flu 
- gurka yatmak
- (for a hen) to brood, set 
- gülmekten yerlere yatmak
- to be doubled up with laughter 
- gülmekten yerlere yatmak
- roll in the aisles 
- hapis yatmak
- to serve a time in jail, be in prison 
- hapis yatmak
- serve one's time 
- hapis yatmak
- to be in prison, to serve time 
- hapishanede yatmak
- pick oakum 
- hapiste yatmak
- do a lag 
- hapiste yatmak
- do time 
- hareketsiz yatmak
- lie dormant 
- hareketsiz yatmak
- lie still 
- hasta yatmak
- take to one's bed 
- hasta yatmak
-  (deyim) flat on one's back
- hasta yatmak
- to lie sick 
- hastaneye yatmak
- enter a hospital 
- hasırlara sarılmak/yatmak
- slang (for a taxi driver) to take a day off, not to work 
- istihareye yatmak
- to lie down to sleep (after performing duties of worship) in the hope that God will speak to you through a dream 
- kafayı vurup yatmak
- hit the sack 
- kahkahadan yerlere yatmak
- to split one's sides 
- kalıp gibi yatmak
- to lie still, lie without moving a muscle 
- karantinada yatmak
- (for a ship) to be in quarantine 
- korkulu rüya/düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır/yeğdir
- (Atasözü) It's better to do without a thing than to run risks to get it 
- kuluçkaya oturmak/yatmak
- (for a hen bird) to start to set or brood; to brood, set, incubate 
- kuluçkaya yatmak
- to brood, to incubate 
- kuluçkaya yatmak
- sit 
- kuluçkaya yatmak isteyen
- broody 
- köprü altında yatmak
- to doss, to sleep under the arch of a bridge 
- kıvrılıp yatmak
- snuggle down 
- kıvrılıp yatmak
- roll in 
- kıvrılıp yatmak
- snuggle 
- kıvrılıp yatmak
- shake down 
- kış uykusuna yatmak
- to hibernate 
- kış uykusuna yatmak
- hibernate It's cold. I want to hibernate. -Hava soğuk. Kış uykusuna yatmak istiyorum. 
 
- nerede olsa yatmak
- doss down 
- numarası yapmak/sına yatmak
- slang to pretend to be, fake: Hasta numarası yapıyor. He's pretending to be ill 
- pusu kurmak/ya yatmak
- to lie in ambush 
- pusuya yatmak
- ambuscade 
- pusuya yatmak
- waylay 
- pusuya yatmak
- couch 
- pusuya yatmak
- lie in wait for 
- pusuya yatmak
- lie in wait 
- pusuya yatmak
- to lie in ambush, to be in ambush, to lie in wait, to lurk 
- pusuya yatmak
- ambush 
- ranzada yatmak
- bunk 
- sak yatmak
- to sleep lightly 
- sarılıp yatmak
- cuddle up 
- sarılıp yatmak
- snuggle 
- sarınıp yatmak
- snuggle 
- sırt üstü yatmak
- to lie flat on one's back 
- sırtüstü yatmak
- lie back 
- sırtüstü yatmak
- to lie on one's back 
- takım yatmak
- for a team to lose the game 
- tarassuta yatmak
- to lie in wait for 
- tavuk gibi erken yatmak
- to go to bed with the chickens, go to bed very early 
- tere yatmak
- to make oneself sweat (by drinking something hot and then wrapping oneself in a blanket or similar covering) 
- tersanede yatmak
- lie up 
- uykuya yatmak
- to go to bed (in order to sleep) 
- yatma
- couchant 
- yorgan döşek yatmak
- to be in bed with a serious illness 
- yorgan döşek yatmak
-  (deyim) flat on one's back
- yüzükoyun yatmak
- to lie face downwards 
- yüzükoyun yatmak
- welter 
- yüzüstü yatmak
- welter 
- çamura yatmak
- a) not to pay one's debts b) to break one's promise 
- çamura yatmak
- to fail to make good a promise, not to come through 
- ölmüş gibi yatmak
- lie doggo 
- önüne gelenle yatmak
- screw around 
- önüne gelenle yatmak
- sleep around 
- üstüne yatmak
- pocket 
- üstüne yatmak
- not to give back, to appropriate 
- üzerine yatmak
- overlie