yaptırma

listen to the pronunciation of yaptırma
Türkçe - İngilizce

yaptırma teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

yap
do
yap
did

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

Did you do it by yourself? - Onu kendin mi yaptın?

yap
does

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

She doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

yap
{f} doing

I'm doing it for you. - Bunu senin için yapıyorum.

Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework. - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.

yaptırmak
have it made
yaptırmak
to have (someone) make (something)
yaptırmak
get smth. done
yap
(Bilgisayar) do it

We'll do it when we have time. - Zamanımız olduğunda onu yapacağız.

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

yaptırmak
get something done
yap
made of

Bottles of beer are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk. - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.

yap
{f} making

Tom worries about making mistakes at work. - Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.

He is afraid of making mistakes. - Hata yapmaktan korkuyor.

yap
{f} performing

They assisted him in performing the operation. - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.

Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver. - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.

yap
hold in
yap
{f} done

It can be done in a day. - O, bir günde yapılabilir.

He cannot have done such a thing. - Öyle bir şey yapmış olamaz.

yap
made up

She has made up her mind to go to America to study. - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.

A molecule is made up of atoms. - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.

yap
{f} make of

I'm not quite sure what to make of this. - Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.

What did you make of that? - Onunla ilgili ne yaptın?

yap
held in

Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium. - Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.

Rio's carnival is held in February. - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.

yap
commit

The committee had a long session. - Komite uzun bir oturum yaptı.

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

yap
{f} made

She made coffee for all of us. - O hepimiz için kahve yaptı.

Bottles of beer are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

yap
make&
yap
make

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

The baby is asleep. Don't make a noise. - Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

yaptırmak
have

You have to make a reservation. - Rezervasyon yaptırmak zorundasın.

To be an interesting person you have to feed and exercise your mind. - İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.

yaptırmak
get

Tom definitely had enough time to get the job done. - Tom'un işi yaptırmak için kesinlikle yeterli zamanı var.

We went all out to get the job done. - İşi yaptırmak için hepimiz dışarı çıktık.

yaptırmak
get sth done
yaptırmak
bring to pass
yaptırmak
found
yap
committed

Many atrocities were committed during the war. - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

sayı yaptırma
(takım) assist
yaptırmak
monogram
yaptırmak
to have (someone) do (something)
yaptırmak
set
yaptırmak
make

I'd like to make reservations for dinner tomorrow. - Yarın akşam yemeği için rezervasyonlar yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation for tonight. - Bu akşam için rezervasyon yaptırmak istiyorum.

İngilizce - İngilizce

yaptırma teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
Türkçe - Türkçe
Yaptırmak işi
yaptırmak
Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek
yaptırmak
Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek: "Uzatmayalım, yeni yaptırdığım smokini giydim."- B. Felek