Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.
- We have had difficulty reaching you by phone.
O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfetti.
- He made desperate efforts to reach the shore.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Varmak istediğiniz yere ulaştınız.
- You have reached your destination.
Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.
- They are negotiating to reach a satisfactory compromise.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.
- The island is easy to reach by boat.
Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- She's too short to reach the top.
Otobüsle köye ulaşabilirsin.
- You can reach the village by bus.
Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
- Tom was too short to reach the top shelf.
Tom Mary'ye dokunmak için uzandı.
- Tom reached out to touch Mary.
Zararın neresinden dönersek kârdır.
- A small gain is better than a great loss.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
- The Dow Jones average posted a gain of two points today.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Bu kitabın onun kavrayışının ötesinde olduğunu düşünüyorum.
- I think this book is beyond his reach.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Geçen yıl etekler tam dizlerin altına uzandı.
- Skirts last year reached just below the knees.
Şapkasını almak için uzandı.
- She reached out to take his hat.
O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.
- She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty.
İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
The Thembu tribe reaches back for twenty generations to King Zwide.
Reach for your dreams.
In 3 years, he reached the position of manager.
... I didn't know my daughter was going to reach up ...
... - YOU REACH YOUR ARM IN, AND YOU FEEL AROUND-- - STOP! ...