Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Do you want to share my dessert with me?
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
NTT Menkul kıymetlerin 1,000 hissesine sahibim.
- I own 1,000 shares of NTT stock.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
- I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
- I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
Ben odamı sysko ile paylaştım.
- I shared my room with sysko.
Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.
- Tom, Mary and John shared the cost of the party.
Masanı paylaşmamın sakıncası var mı?
- Would you mind sharing your table?
Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- I don't mind sharing a room with Tom.
Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
- What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
They got a large donation, but the lion's share of the money went straight into paying off debt.
They have increased their market share.
... You create platforms where the community can share its ...
... If they choose to, they can share their history with us. ...