Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Do you want to share my dessert with me?
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.
- He sold his shares with a very good profit.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
O, payını hak ediyor.
- He deserves his share.
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Thank you for sharing!
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Ben odamı sysko ile paylaştım.
- I shared my room with sysko.
Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- I don't mind sharing a room with Tom.
Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
- Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.
- I'm sharing my flat with my brother.
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
They got a large donation, but the lion's share of the money went straight into paying off debt.
They have increased their market share.
... images I want to share. ...
... to being networked computers where you can share information. ...