Tom stood in the middle of the room.
- Tom odanın ortasında durdu.
The bus stopped suddenly in the middle of the street.
- Otobüs caddenin ortasında aniden durdu.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
- Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
We ran out of gas in the middle of the intersection.
- Kavşağın ortasında gazımız bitti.
They are amid the city noises.
- Şehir gürültüsünün ortasındalar.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert.
- Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
Ski jumping is popular in Nordic countries and Central Europe.
- Kayakla atlama İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa'da popülerdir.
Tom wanted to visit Central America.
- Tom Orta Amerika'yı ziyaret etmek istedi.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Moderate exercise in the evening helps induce sleep.
- Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder.
Moderate exercise will do you good.
- Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
The skyscraper is in the center of the city.
- Gökdelen şehrin ortasındadır.
Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert.
- Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
The Medieval Era gave way to the Renaissance.
- Orta çağ Rönesansa yol açtı.
He's going through a mid-life crisis.
- Bir orta-yaş krizine giriyor.
She married again in her mid-forties.
- Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus!
- Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.
What is the value of an average home in your area?
- Bölgenizdeki ortalama bir evin değeri nedir?
He will get an average mark at best.
- En iyi halde ortalama bir not alacak.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
Only two years after receiving their secondary school diploma, young people today know merely ten percent of what they learned on school. That's crazy! We must strive for 100 percent.
- Ortaokul diplomalarını aldıktan sadece iki yıl sonra, bugün genç insanlar okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar. Bu çılgınca! Yüzde yüz için çaba göstermeliyiz.
He attended only secondary school.
- O sadece ortaokula devam etti.