insansız

listen to the pronunciation of insansız
Türkçe - İngilizce
unmanned
Not operated by a person or a crew

Unmanned robots.

Simple past tense and past participle of unman
Deprived of manly qualities; deficient in vigor, strength, courage, etc
lacking a crew; "an unmanned satellite to Mars
{s} lacking a human crew, lacking human operators (e.g., aircraft, spaceship, etc.)
If a place is unmanned, there is nobody working there. Unmanned post offices meant millions of letters went unsorted
past of unman
lacking a crew; "an unmanned satellite to Mars"
Unmanned vehicles such as spacecraft do not have any people in them and operate automatically or are controlled from a distance. a special unmanned spacecraft. unmanned rockets
Not tamed; not made familiar with, or subject to, man; also used figuratively
untamed, applied to a hawk
Not furnished with men; as, an unmanned ship
weak; effeminate
insan
human

A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes. - İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

insan
man

There are many people in Asia. - Asya'da bir sürü insan vardır.

Man is the only animal that can laugh. - İnsan gülebilen tek hayvandır.

insansız uzay roketi
probe
insansız hava aracı
drone
insansız silahlar
(Hukuk) inhumane weapons
insansız sulatı aracı
(Askeri) unmanned underwater vehicle
insan
human being

Language changes as human beings do. - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time. - İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.

insan
microcosm
insan
homo
insan
thing

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

A Japanese person would never do such a thing. - Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.

insan
humane

Isn't that the most humane punishment for criminals? - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?

insan
being

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Language changes as human beings do. - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

insan
(Latin) persona

The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other. - Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.

The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue. - İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.

insan
(Konuşma Dili) flesh and blood
insan
one

People should be honest with one another. - İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

insan
character

I've always been a good judge of character. - Her zaman insan sarrafıydım.

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

insan
Homo sapiens
insan
person

I am an honest person. - Ben dürüst bir insanım.

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

insan
bird

This bird can imitate the human voice. - Bu kuş insan sesini taklit edebilir.

Men, dogs, fish, and birds are all animals. - İnsanlar, köpekler, ve kuşlar hepsi hayvandır.

insan
individual

Each human being is an individual. - Her insan bir bireydir.

insan
man-made

This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age. - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.

Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings. - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

İnsansız
depeopled
dikey iniş ve kalkış yapan insansız hava aracı
(Askeri) vertical takeoff and landing unmanned aerial vehicle
insan
spirit

Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit. - Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

insan
person, someone, human being, man
insan
decent person, upright person: İnsan gibi yaşamadı. He didn't live as a decent person should. İnsan gibi çalış! Do your work as it should be done!
insan
mortal

All human beings are mortal. - Bütün insanlar ölümlüdür.

We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health. - Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.

insan
naked ape
insan
one, you: İnsan büyüğüyle öyle konuşmaz. One doesn't speak that way to one's superior. İnsana güven veren bir sesi var. He has a voice that inspires trust
insan
humanity

You should work in the interests of humanity. - İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

insan
the human race, man, mankind: Allah insanı yarattı. God created man
insan
hominid
insan
Wight
insan
human, human being, man, person, one; human, humane
insan
born of woman
insan
decent, upright, good (person): Yümni insan bir adam. Yümni's a decent fellow
insan
lords of creation
insan
anthropo

Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism. - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.

What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess. - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.

insan
fellow

He is a very forgetful fellow. - O, çok unutkan bir insandır.

insan
creature

Humans are the only living creatures that make use of fire. - İnsanlar ateş kullanan yaşayan tek yaratıklardır.

I'm a creature of habit. - Ben bir alışkanlıkların insanıyım.

kısa menzilli insansız hava aracı
(Askeri) short-range unmanned aerial vehicle
uzun mesafeli insansız hava aracı
(Askeri) endurance unmanned aerial vehicle
yakın menzilli insansız hava aracı
(Askeri) close-range unmanned aerial vehicle
Türkçe - Türkçe
İçinde insan bulunmayan
insan
Memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Belirsiz zamir gibi de kullanılır
insan
Kişi, şahıs: "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar."- H. Taner
insan
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
insan
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Bu türden olan canlı
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) Huy ve ahlâkı yüksek. Terbiyeli.İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev'i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve niha
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş
İnsan
in
İnsan
(Osmanlı Dönemi) TABS
İnsan
benibeşer
İnsan
çocuk
İnsan
ölümlü
İnsan
(Osmanlı Dönemi) ADAM
İnsan
(Osmanlı Dönemi) İNS
İnsan
ademoğlu