Tom's in the construction business.
- Tom inşaat sektöründe.
They have old construction equipment.
- Onların eski inşaat ekipmanları var.
The children are building sand castles on the beach.
- Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
That architect builds very modern houses.
- O mimar çok modern evler inşa ediyor.
We came here to build a new town.
- Yeni bir kasaba inşa etmek için buraya geldik.
His plan is to build a bridge over that river.
- Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.
Tom recruited immigrant workers to rebuild his mansion.
- Tom konağını yeniden inşa etmek için göçmen işçileri işe aldı.
The south had no money to rebuild.
- Güneylilerin yeniden inşa etmek için hiç parası yoktu.
Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.
- Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir.
Japan has to reconstruct its economy.
- Japonya, ekonomisini yeniden inşa etmek zorunda.