gizle

listen to the pronunciation of gizle
Türkçe - İngilizce
Hide

Tom had nothing to hide. - Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.

She tried to hide her mistake from us. - O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.

blot out
secrete
{f} secreting
{f} hidden

The sun was hidden in the moon's shadow. - Güneş ayın gölgesine gizlenmişti.

The walls are hidden by ivy. - Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.

conceal

She concealed the fact that she used to be a salesgirl. - O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.

Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work. - Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.

{f} disguise

The thief disguised himself as an old lady. - Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

Tom disguised himself as a priest. - Tom bir rahip olarak kendini gizledi.

gloss over
concealing

Tom isn't very good at concealing his feelings. - Tom hislerini gizlemede çok iyi değildir.

Tom has done a pretty good job concealing his dissatisfaction. - Tom memnuniyetsizliğini gizleyen oldukça iyi bir iş yaptı.

concealed

Tom concealed his pistol under his coat. - Tom silahını paltosunun altında gizledi.

She concealed the fact that she used to be a salesgirl. - O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.

disguised

The thief disguised himself as an old lady. - Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

She disguised herself as him. - O, kendini o olarak gizledi.

gizlemek
hide

Tom did his best to hide his disappointment. - Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.

Tom kept his hat on to hide his baldness. - Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.

gizlemek
{f} conceal

The criminal had to conceal his identity. - Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.

This was a lame attempt to conceal the fact that the author of this sentence has nothing to say. - Bu cümlenin yazarı söyleyecek bir şeyi olmadığı gerçeğini gizlemek için bir eksik bir girişimdi.

gizle geçernot
(Bilgisayar) hidecurr note
gizle iletişim
(Bilgisayar) hide dialog
gizle nesne
(Bilgisayar) hide object
gizlemek
bury
gizlemek
bottle up
gizlemek
cloak
gizlemek
obfuscate
gizlemek
tuck away
gizlemek
gloss over
gizlemek
efface
gizlemek
suppress
gizlemek
hugger-mugger
gizlemek
(deyim) keep dark
gizlemek
mantled
gizlemek
occult
gizlemek
(deyim) sweep underneath the rug
gizlemek
(deyim) sweep underneath the carpet
göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide
kutu gizle
(Bilgisayar) hide box
metni gizle
(Bilgisayar) hide text
otomatik gizle
(Bilgisayar) auto hide
pencere gizle
(Bilgisayar) hide window
resim gizle
(Bilgisayar) hide picture
gizlemek
lurk
gizlemek
dissemble
gizlemek
veil

She wears a veil to hide her wounds. - O, yaralarını gizlemek için bir peçe takar.

gizlemek
wrap up
gizlemek
embower
gizlemek
belie

Tom believes that the government wants to hide the truth about aliens. - Tom hükümetin yabancılar hakkındaki gerçeği gizlemek istediğine inanıyor.

gizlemek
{f} shroud
gizlemek
secrete
ayrıntıyı göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide detail
belge metnini göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide document text
boyut gizle
(Bilgisayar) hide dimension
boyutu gizle
(Bilgisayar) hide size
cetvel göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide ruler
cetvel çizgilerini gizle
(Bilgisayar) hide ruler lines
cetvel çizglerini gizle
(Bilgisayar) hide ruler lines
emin yere gizle
stash
gizlemek
to camouflage
gizlemek
camouflage
gizlemek
hugger mugger
gizlemek
to keep (something) secret, hide, conceal; to dissemble
gizlemek
hoodwink
gizlemek
hush
gizlemek
blot out
gizlemek
enshroud
gizlemek
plant
gizlemek
hush up
gizlemek
to hide, conceal, secrete
gizlemek
disguise
gizlemek
keep in one's bosom
gizlemek
keep in dark
gizlemek
keep from
gizlemek
keep back
gizlemek
cover up

Fadil went to extremes to cover up his greed. - Fadıl açgözlülüğünü gizlemek için her yolu denedi.

gizlemek
cache
gizlemek
to hide, to bury; to conceal, to cloak, to mask; to belie, to suppress; to secrete; to disguise
gizlemek
obscure
gizlemek
mask

Tom was wearing a mask to conceal his identity. - Tom kimliğini gizlemek için bir maske takıyordu.

gizlemek
{f} pocket
gizlemek
keep snug
gizlemek
{f} sheathe
gizlemek
gloze over
gizlemek
gloze
gizlemek
blot
gizlemek
{f} screen
gizlemek
draw a veil over
gizlemek
keep smth. under wraps
gizlemek
bosom
gizlemek
huggermugger
gizlemek
sweep under the carpet
ileti üstbilgisini gizle
(Bilgisayar) hide message header
kimlik sayfasını gizle
(Bilgisayar) hide identification page
kodları göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide codes
kılavuzu göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide grid
resimleri gizle
(Bilgisayar) hide pictures
sayfa gizle
(Bilgisayar) hide sheet
sorgu gizle
(Bilgisayar) hide query
tablo gizle
(Bilgisayar) hide table
yardımı göster/gizle
(Bilgisayar) show/hide help
özellik gizle
(Bilgisayar) hide property
Türkçe - Türkçe

gizle teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) TEDSİYE
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) HAFY
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) MUHAMERE
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) İDGAM
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) GATT
gizlemek
Saklamak, görünmeyecek, belli olmayacak bir yere veya bir duruma koymak
gizlemek
Bilerek ve isteyerek bir olguyu haber vermemek: "Bu işi babasından gizlemiş ama, ablasına açmıştır."- H. Taner
gizlemek
Bilerek ve isteyerek bir olguyu haber vermemek
gizle