genelleştirir

listen to the pronunciation of genelleştirir
Türkçe - İngilizce
generalises
genel
general

Generally speaking, the weather was mild last year. - Genel anlamda,geçen yıl hava ılımandı.

We generally drink tea after a meal. - Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.

genel
{s} common

Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors. - Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir.

Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women. - Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.

genel
public

Are there public restrooms in this building? - Bu binada genel tuvalet var mı?

The public at large are dissatisfied with the present government. - Halkın geneli mevcut hükümetten memnun değil.

genel
generic
genel
{s} widespread
genel
broad

Broadly speaking, dogs are more faithful than cats. - Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.

genel
prevalent
genel
(Ticaret) across-the-board
genel
comprehensive
genel
rife
genel
generalis

It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand. - Tamamen anlamadığın bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.

genel
popular

He is popular among general readers. - O genel okuyucular arasında popüler.

As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music. - Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.

genel
birdie
genel
(Dilbilim) generic term
genel
coarse
genel
(Biyokimya) routine
genel
exoterical
genel
(Ticaret) over-all
genel
(Ticaret) macro
genel
{s} grand

My grandfather usually eats breakfast at six. - Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

genel
running

There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running. - New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.

genel
pandemic
genel
universal

Universal suffrage was a major achievement. - Genel seçim hakkı büyük bir başarıydı.

genel
abstract
genel
current
genel
koinos
genel
general , global , public
genel
collective
genel
prevailing

Bad cold is prevailing throughout the country. - Kötü bir soğuk algınlığı ülke genelinde hüküm sürüyor.

Bad cold is prevailing throughout the country. - Ülke genelinde soğuk hava hüküm sürüyor.

genel
across the board
genel
sweeping
genel
general, common
genel
blanket
genel
overhead
genel
general, common; public
genel
Catholic
genel
public, pertaining to the public
genel
exoteric
genel
plenary
genel
liberal
genel
epidemic
Türkçe - Türkçe

genelleştirir teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Genel
umumi
genel
Bir genelleme sonucunda elde edilen
genel
Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umum
genel
Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne)
genel
Geniş yetkileri olan bazı resmî görevlerin adında yer alır
genel
Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan
genel
Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan: "Genel bir sıralama yapmak gerekirse, denebilir ki, dünyada en iyisi mutlu, dengeli bir evliliktir."- H. Taner
genel
Yetkisi ve sorumluluğu çok olan
genel
(Osmanlı Dönemi) umûmî
genelleştirir