They answered their teacher's question with difficulty.
- Onlar öğretmenlerinin sorusuna güçlükle cevap verdi.
The old woman climbed the stairs with difficulty.
- Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
Some stars are hardly visible to the naked eye.
- Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.
Tom could hardly stand the pain.
- Tom acıya güçlükle katlanabiliyordu.
He just barely managed to pass the test.
- Testi güçlükle geçmeyi başardı.
I just barely managed to pass the test.
- Testi güçlükle geçebildim.
Tom could scarcely breathe.
- Tom güçlükle nefes alabildi.
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
Anyone who creates hassle should leave.
- Güçlük yaratan biri terk etmeli.
We know it's a hassle.
- Bunun bir güçlük olduğunu biliyoruz.
She had no difficulty in learning the poem by heart.
- O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
The old man escaped, but with difficulty.
- Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
I had no trouble finding his office.
- Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.
I'm having trouble understanding you.
- Ben seni anlamakta güçlük çekiyorum.
Face adversity with courage.
- Güçlüklerle cesaretle yüzleş.