eingeschränkt

listen to the pronunciation of eingeschränkt
Almanca - Türkçe
dar,sıkı
kısıtlanan
kısıtlanmış
sınırlandırılmış
İngilizce - Türkçe

eingeschränkt teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

cut
{i} kesme

Peyniri bir bıçak ile kesmek kolaydır. - Cheese is easy to cut with a knife.

O grupla bağlantıları kesmelisin. - You should cut off your connections with that group.

bounded
sınırlandırılmış

Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır. - A convergent sequence is bounded.

confined to
hapsolmuş
cut
maktu
cut
yarma
cut
kesiştirmek
cut
biçme
cut
sapmak
cut
parça

Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur. - Cutting a cake into equal pieces is rather difficult.

Tom bir cam parçası ile parmağını kesti. - Tom cut his finger on a piece of glass.

cut
azaltmak

Sigaraları azaltmaktansa, bayım, niçin onları bırakmıyorsun. - Rather than cutting down on cigarettes, sir, why don't you just give them up?

Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı. - The factory had to cut back its production.

cut
kesinti

Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar. - Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness.

Bankerin maaş kesintisi geçiciydi, kalıcı değil. - The banker's pay cut was temporary, not permanent.

cut
dilim

Tom mutfakta, bazı sebzeleri dilimliyor. - Tom is in the kitchen, cutting up some vegetables.

Eti ince dilimler halinde kesin. - Cut the meat into thin slices.

bounded
sınırlandır

Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır. - A convergent sequence is bounded.

confined to
-e özgü , -e mahsus
bounded
(sıfat) sınırlandırmış
bounded
{s} sınırlandırmış
cut
{f} görmezlikten gelmek
cut
{i} tutam
cut
{f} yol açmak