Some psychologist suggest that the reason that some people describe themselves as lonely may be down to the reason that they have lonely people around them.
Tom Mary'yi caddeden aşağıya doğru kovaladı.
- Tom chased Mary down the street.
Bu caddeden aşağıya doğru git ve üçüncü ışıkta sağa dön.
- Go straight down this street and turn right at the third light.
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
- We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
- Tom ran down the stairs.
Düşen bir ağaç tarafından hareketsiz kaldı.
- He was pinned down by a fallen tree.
O, merdivenlerden aşağıya geliyordu.
- She was coming down the stairs.
Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
- The cat on the tree came down to me.
O, iki kapı aşağıda yaşar.
- She lives two doors down.
Aşağıdaki vadiye baktı.
- He looked down at the valley below.
O içeriye girer girmez düştü.
- The instant he came in, he fell down.
İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü.
- The twins have come down with measles.
Mary, Tom'un iniş ve çıkışlarını anlar.
- Mary understands Tom's ups and downs.
İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.
- In life there are ups and downs.
O kuş tüyü yastık pahalı görünüyor.
- That down pillow looks expensive.
Kuş tüyü ceketim beni ısıttı.
- My down jacket kept me warm.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Oldukça bezgin görünüyorsun.
- You look pretty down.
Dün gece, sıcaklık sıfırın altında on dereceye indi.
- Last night, the temperature went down to ten degrees below zero.
Caddenin altındaki yeni restoranı deneyeceğimizi düşündüm.
- I thought we'd try that new restaurant down the street.
Oldukça üzgün görünüyorsun.
- You look pretty down.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
- I'm sorry I let you down.
Nick kırsal alandan gelen birine tepeden bakıyor.
- Nick looks down on anyone who comes from a rural area.
O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.
- She was out of breath from walking up and down hills.
Tom şişme bir bot üzerinde nehrin aşağısına gitti.
- Tom went down the river on a rubber raft.
Tom bir kano içerisinde nehrin aşağısına gitti.
- Tom went down the river in a canoe.
Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.
- That politician has come down in the world since the so-called Recruit scandal was publicized.
O vegan olduğundan beri Tom iki pantolon ölçüsü düştü.
- Tom's gone down two pant sizes since he went vegan.
Tom Mary'nin nehrin aşağısına doğru sürüklenişini izlemekten başka bir şey yapamadı.
- Tom could do nothing but watch Mary being swept down the river.
Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.
- Tom walked down the street.
Oldukça yıkılmış görünüyorsun.
- You look pretty down.
Yıkılmış bazı eski evler gördük.
- We saw some old houses pulled down.
Güneş battığında hava soğudu.
- It grew cold as the sun went down.
Hava bu gece soğuyacak.
- It will cool down tonight.
Tom'un morali bozuktu çünkü Mary onun saç sitiliyle dalga geçti.
- Tom was feeling down because Mary made fun of his hair style.
O son zamanlarda çökmüş görünüyor.
- She seems down lately.
Tom alışveriş yapmak için şehir merkezine gitti.
- Tom went downtown to do shopping.
Şehir merkezine gitmeliyim.
- I need to go to downtown.
Tom'un evi caddenin tam aşağısında.
- Tom's house is just down the street.
Tom'un evi buradan caddenin tam aşağısında.
- Tom's house is just down the street from here.
Vadi boyunca bir nehir akmaktadır.
- A river runs down through the valley.
Tom geçen hafta boyunca gripten yattı.
- Tom was down with the flu all last week.
Aslında, biraz keyifsiz hissediyorum.
- Actually, I'm feeling a bit down.
Ben sadece keyifsiz hissediyorum.
- I'm just feeling down.
Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
- Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
Tom yerde yüzükoyun yatıyor.
- Tom is lying face down on the floor.
Sami yüzükoyun yatıyordu.
- Sami was lying face down.
Şehir merkezine giden tren hangi platformdan kalkıyor?
- What number is the downtown train?
Şehir merkezine giden tren hangi platformdan kalkıyor?
- What platform does the downtown train leave from?
Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
Bu yer tamamen tüyler ürpertici.
- This place is downright creepy.
Gaz tüyü ısıyı korur.
- Goose down retains the heat.
Tom eğildi ve yatağın altına baktı.
- Tom bent down and looked under the bed.
Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.
- You really should get this agreement down in writing.
Tom gerçekçi bir kişidir.
- Tom is a down to earth person.
Bir insan gerçekçi olmazsa ve iş düşünmezse işte uzun kalmaz.
- A person won't remain long in business if he does not come down to earth and think business.
1. Amalie was dressed completely in black, right down to black lipstick and a black earring.
2. Everyone, from the Director down to the secretaries, was questioned by the police.
Ever since Nixon, I've been down on Republicans.
Churchill Downs, Upson Downs (from Auntie Mame, by Patrick Dennis).
said to a dog Down, boy!.
The storm downed several old trees along the highway.
Prices are down.
The system is down.
They walked down the beach holding hands.
So, things got you down? / Is Rodney Dangerfield giving you no respect? / Well, bunky, cheer up!.
I'm down with him hanging with us.
I went down to Miami for a conference.
He downed an ale and ordered another.
The ball rolled down the hill.
His place is farther down the road.
He downed two balls on the break.
I love almost everything about my job. The only down is that I can't take Saturdays off.
It's two weeks until opening night and our lines are still not down yet.
I haven't solved 12 or 13 across, but I've got most of the downs.
He downed it at the seven-yard line.
Two down and three to go. (Two tasks completed and three more still to be done.).
... down to also around $10 million per, so we'd ...
... For me, being involved in the field, it really comes down to ...