yenilikler

listen to the pronunciation of yenilikler
Türkisch - Englisch
innovations

Thanks to technological innovations, maximum outputs of the factory have doubled. - Teknolojik yenilikler sayesinde, fabrikanın maksimum üretimi iki katına çıktı.

In the 22nd century, many technological innovations will be introduced. - 22. yüzyılda, birçok teknolojik yenilikleri sunulacak.

(Bilgisayar) what's new
newcomers
yenilik
innovation

We've made a lot of innovations. - Bir sürü yenilik yaptık.

Thanks to technological innovations, maximum outputs of the factory have doubled. - Teknolojik yenilikler sayesinde, fabrikanın maksimum üretimi iki katına çıktı.

yeni
new

This tape recorder is not new. - Bu kayıt cihazı yeni değil.

Replace the old tires with new ones. - Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.

yenilik
novelty

A novelty wears off in time. - Bir yenilik zamanla yok olur.

Some people prefer conformity, while others seek novelty. - Diğerleri yenilik ararken, bazı insanlar uygunluk tercih eder.

yeni
recent

He recently traded in his jeep for a new Mercedes. - O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.

Is this a recent photo? - Bu yeni bir fotoğraf mı?

yeni
recently

He recently traded in his jeep for a new Mercedes. - O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.

He just recently introduced his new girlfriend to his mother. - Kısa süre önce yeni kız arkadaşını annesine tanıttı.

yeni
new, recent, latest, fresh; incoming, new; newly, recently, just
yeni
new; neo-: yeni Eflatunculuk Neoplatonism. yeni klasikçi neoclassicist
yeni
{s} renewed

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.

I haven't renewed my subscription. - Aboneliğimi yenilemedim.

yeni
neo

Washington's neocons believe that there is a clash of civilizations that they're going to win. - Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir medeniyetler çatışması olduğuna inanıyor.

yenilik
{i} change
yeni
novel

His new novel will come out next month. - Yeni romanı gelecek ay piyasaya çıkacak.

A novel idea occurred to me. - Aklıma yeni bir fikir geldi.

yeni
young

It's easier to learn a new language when you are young. - Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.

Young animals adapt quickly to a new environment. - Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.

teknolojik yenilikler
technological innovations
yeni
(Bilgisayar) click the new
yeni
latest

Tom's latest movie just came out. - Tom'un son filmi yeni yayınlandı.

This laboratory is equipped with the latest computers. - Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.

yeni
elementary
yeni
fresh

She is fresh from college, so she has no experience. - O üniversiteden yeni mezundur, bu yüzden hiç deneyimi yok.

She is an English teacher fresh from college. - O üniversiteden yeni mezun bir İngilizce öğretmenidir.

yeni
strange
yeni
(deyim) babe in arms
yeni
crisp
yeni
(Biyoloji) de novo
yeni
unprecedented
yeni
nouveau
yeni
just

Have you finished it? On the contrary, I'm just starting. - Bitirdin mi? Aksine, yeni başlıyorum.

Tom put new strings on the old guitar that he had just bought. - Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.

yeni
unused
yeni
emergent
yeni
daring
yeni
firsthand
yeni
late

A few days later, Tom found a new job. - Birkaç gün sonra, Tom yeni bir iş buldu.

He was re-elected six years later. - Altı yıl sonra yeniden seçildi.

yenilik
freshness
yenilik
rawness
yeni
newfangled
yeni
clean

A new broom sweeps clean. - Yeni bir süpürge temiz süpürür.

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

yeni
in mint condition
yeni
further

His new job further separates him from his family. - Onun yeni işi onu ailesinden daha çok ayırıyor.

yenilik
recentness
yenilik
modernity
yenilik
brand newness
yenilik
modernism
yeni
novice
yeni
smart

Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore. - Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.

Tom wants to buy a new smartphone. - Tom yeni bir akıllı telefon satın almak istiyor.

yeni
green
yeni
hot

A new hotel will be built here next year. - Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak.

This curry is too hot to eat. - Bu köri yenilmeyecek kadar sıcaktır.

yeni
novus
yeni
newer

Tom has a newer car than I do. - Tom'un benimkinden daha yeni bir arabası var.

Tom's computer is much newer than mine. - Tom'un bilgisayarı benimkinden çok daha yeni.

kesintili yenilikler
(Ticaret) discontinuous innovations
yeni
maiden
yeni
neoteric
yeni
only just

I've only just begun. - Sadece yeni başladım.

Have you known Tom for a long time? No, I've only just met him. - Tom'u uzun zamandır tanıyor musun? Hayır, daha yeni tanıştım.

yeni
ingoing
yeni
newly; recently
yeni
newly

Newly printed books smell good. - Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.

Why did the newly married Japanese man say something bad about his wife? - Yeni evli Japon erkek niçin karısı hakkında kötü bir şey söyledi?

yeni
kaino
yeni
freshly

I love the aroma of freshly brewed coffee. - Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.

A freshly baked cake doesn't cut easily. - Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.

yeni
incoming
yenilik
recentness, recency
yenilik
departure
yenilik
renewal; innovation
yenilik
inexperience, greenness
yenilik
recency
yenilik
newness
yenilik
improvement
yenilik
reform
yenilik
neology
yenilik
newness; reform; innovation; renewal, innovation; rawness, inexperience
yenilik
neologism
Türkisch - Türkisch

Definition von yenilikler im Türkisch Türkisch wörterbuch

Yeni
GICIR
Yeni
cedit
Yeni
acar
Yeni
nev
Yeni
(Osmanlı Dönemi) BİD'
yeni
Kullanılmamış olan
yeni
En son edinilen
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden
yeni
Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
yeni
Tanınmayan, bilinmeyen
yeni
Daha öncekilerden farklı olan
yeni
En son edinilen. İşe henüz başlamış. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
yeni
İşe henüz başlamış
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden: "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı."- Ç. Altan
yeni
O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan; değişik
yenilik
Yeni olma durumu veya yeni olan bir şeyin özelliği: "İstanbul'da arabacı, dülger, demirci olmuş, köye her yeniliği o getirmiştir."- H. E. Adıvar
yenilik
Eskimiş, zararlı veya yetersiz sayılan şeyleri yeni, yararlı ve yeterli olanlarıyla değiştirme, teceddüt
yenilik
Yeni olma durumu veya yeni olan bir şeyin özelliği