Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
- A promise given under a threat is worthless.
Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.
- The investment firm tricked customers into buying worthless stock.
Bu bütünüyle işe yaramaz.
- This is totally worthless.
Onun görüşü işe yaramaz.
- His opinion is worthless.
Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
- Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
Onun evinde,domuzlar mutfak çöpüyle beslenirdi.
- In her home, kitchen garbage was fed to the pigs.
Müze görülmeye değer.
- The museum is worth a visit.
Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Onun bedelinin ne olduğunu biliyorum.
- I know what that's worth.
Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
- The new document system is worth $4,000.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Mary güveninize layık değildi.
- Mary was not worthy of your trust.
Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünüyorsun?
- How much do you think this is worth?
Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.
- Few treasures are worth as much as a friend.
Bu kutuda bir servete değebilen nedir?
- What's in this box could be worth a fortune.
Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
- The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
Okunmayı hak eden bir kitap iki kere okunmayı hak eder.
- A book worth reading is worth reading twice.
Bu eşya ağırlığınca altın eder!
- This stuff is worth its weight in gold!
Müzeyi ziyaret etmek faydalıdır.
- It is worthwhile visiting the museum.
Amerika Birleşik Devletleri milyarlarca dolar değerinde yolcu uçakları ihraç etmektedir.
- The U.S. exports billions of dollars' worth of passenger airplanes.
Don't be a worthless slouch! Go get yourself a job.
Cleanliness is the virtue most worth having but one.
For, adds our erudite Friend, the Saxon weorthan equivalent to the German werden, means to grow, to become; traces of which old vocable are still found in the North-country dialects, as, ‘What is word of him?’ meaning ‘What is become of him?’ and the like. Nay we in modern English still say, ‘Woe worth the hour.’ {Woe befall the hour}.
I think you’ll find my proposal worth your attention.
This job is hardly worth the effort.