too; likewise; in addition

listen to the pronunciation of too; likewise; in addition
Englisch - Türkisch

Definition von too; likewise; in addition im Englisch Türkisch wörterbuch

as well as
hem de

Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın. - Write the amount on the check in letters as well as figures.

Bana hem nasihat hem de para verdi. - He gave me money as well as advice.

as well as
birlikte

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir. - Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.

O zeki olmakla birlikte güzeldi. - She was intelligent as well as beautiful.

as well as
(Fiili Deyim ) kadar , gibi , hem
as well as
hem ... hem de ...: He gave me money
as well as
kadar iyi: He writes well, but not as well as Eşref. İyi yazıyor, ama Eşref kadar iyi değil
as well as
yanısıra
as well as
yanı sıra

Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir. - Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.

Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır. - Television enlightens the viewers as well as entertains them.

as well as
ilaveten
as well as
böyle olmakla birlikte
as well as
bu bir tarafa
as well as
kadar iyi

Tom kadar iyi tenis oynayamam. - I can't play tennis as well as Tom.

Linda Meg kadar iyi dans edebilir. - Linda can dance as well as Meg.

as well as
hem

Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar. - Sports make us healthy in mind as well as in body.

Onlar hem zenginlerdi hem de mutlulardı. - They were rich as well as happy.

as well as
olduğu kadar

Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum. - I think that globalization has negative effects as well as positive.

Zengin olduğu kadar yakışıklı da. - He is handsome as well as rich.

as well as
olmakla beraber
as well as
ilaveten bu bir tarafa
as well as
olmakla birlikte

O zeki olmakla birlikte güzeldi. - She was intelligent as well as beautiful.

as well as
ek olarak
as well as
ile birlikte
as well as
olduğu gibi

Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem. - I wish I could still swim as well as I used to.

Englisch - Englisch
as well as
too; likewise; in addition
Favoriten