Saatimi John'a tamir ettireceğim.
 - I am going to have my watch repaired by John.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
 - I will only buy the car if they repair the brakes first.
Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
 - After his knee repair, he could walk without pain.
Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
 - The mechanic said the repair would not take long.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
 - Just do the essential repairs, please.
Bizim görevimiz bir duvarı onarmak.
 - Our task is to repair a wall.
O, saati onarmak zorundadır.
 - He has to repair the clock.
Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
 - They have to repair their car.
Bisikletimi tamir etmek 5,000 yen'e mal oldu.
 - It cost me 5,000 yen to repair my bicycle.
Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel kiraladım.
 - I hired a professional to repair the stove.
Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
 - After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
 - This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
 - You're going to have to pay for the repair.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
 - About how much would it cost to have this chair repaired?
Bu kırık vazo onarılamaz.
 - This broken vase cannot be repaired.
Bu arabanın tamire ihtiyacı var.
 - This car needs repairing.
Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
 - Can you repair these shoes?
Tom bilgisayarları nasıl onaracağını biliyor.
 - Tom knows how to repair computers.
Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
 - After his knee repair, he could walk without pain.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
 - Just do the essential repairs, please.
Mary büyüyen bir erkek fatmaydı ve arabaları ve traktörleri onarmaktan hoşlanıyordu.
 - Mary was a tomboy growing up and liked to repair cars and tractors.
O, saati onarmak zorundadır.
 - He has to repair the clock.
our annual repair to the mountains.
I heard the visitors repair to their chambers. Jane Eyre, by Charlotte Bronte 1850.
If you look closely you can see the repair in the paintwork.
I repaired your automobile for you.
Tom fixed his bicycle.
 - Tom repaired his bicycle.
I had my watch fixed.
 - I had my watch repaired.
... The body's natural self-repair mechanisms are more likely to ...
... activate those natural self-repair mechanisms? ...