Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Sunumumu hazırlamak zorundayım.
- I have to prepare my presentation.
İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test in English.
Bu sınava hazırlanmak en az 10 saatimi alacaktır.
- It will take me no less than 10 hours to prepare for the exam.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
- I'm prepared to do that now.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
- She prepared the meal in a very short time.
Abdulhamid politicised the army and prepared the ground for his own fall.
O şimdi akşam yemeği hazırlamakla meşgul.
- She is busy preparing supper now.
Öğretmen bana konuşmamı hazırlamak için daha çok zaman harcamam gerektiğini söyledi.
- My teacher told me that I should have spent more time preparing my speech.
Meg kahvaltı hazırlanıyor.
- Meg is preparing breakfast.
O, üniversite için hazırlanıyor.
- She is preparing for college.
Tom'un gelecek sefer daha iyi hazırlanmış olması gerekiyor.
- Tom needs to be better prepared next time.
Tom hazırlanmış gibi görünüyor.
- Tom looked like he was prepared.
Biz hareket etmek için hazırlanmak zorundayız.
- We've got to be prepared to act.
Benim yemekler annem tarafından hazırlanmaktadır.
- My meals are prepared by my mother.
Toplantı için dikkatlice hazırlandı.
- He prepared carefully for the meeting.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
- She prepared the meal in a very short time.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
- She is busy preparing for the trip.
Hazırlıklı olmak zorundayız.
- We have to be prepared.
Her zaman en kötü için hazırlıklı olmalıyız.
- We must always be prepared for the worst.
We prepared the spacecraft for takeoff.
She prepared a meal from what was left in the cupboards.
We prepared a fish for dinner.
We prepared for a bumpy ride.
The journalist interviewed an eye-witness who was not prepared to disclose his identity.
... If we don't prepare our people with the skills that they need ...
... Second, you must prepare for everything, especially people ...