Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
- I had little time to prepare the speech.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onu yapmak için hazır değilim.
- I'm not prepared to do that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Abdulhamid politicised the army and prepared the ground for his own fall.
Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
- Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
O şimdi akşam yemeği hazırlamakla meşgul.
- She is busy preparing supper now.
Tom yarınki dersler için hazırlanıyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
Karım ve ben emekli olmak için hazırlanıyoruz.
- My wife and I are preparing to retire.
Tom hazırlanmış gibi görünüyor.
- Tom looked like he was prepared.
Hazırlanmış olmak zorunda olacağım.
- We'll have to be prepared.
Tom hazırlanmak istiyor.
- Tom wants to be prepared.
Sami risk almak için hazırlanmak zorundaydı.
- Sami had to be prepared to take risks.
Toplantı için dikkatlice hazırlandı.
- He prepared carefully for the meeting.
Öğrenciler sınav için hazırlandı.
- The students prepared for the examination.
Tom sınav için iyi hazırlandı.
- Tom was well prepared for the exam.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
O, sınava hazırlanmakla meşgul.
- He is busy preparing for the examination.
Her zaman en kötü için hazırlıklı olmalıyız.
- We must always be prepared for the worst.
Tom onun için hazırlıklı değildi.
- Tom hadn't been prepared for that.
We prepared the spacecraft for takeoff.
She prepared a meal from what was left in the cupboards.
We prepared a fish for dinner.
We prepared for a bumpy ride.
The journalist interviewed an eye-witness who was not prepared to disclose his identity.
... we also have to prepare tomorrow's workforce ...
... Now, the final thing that I'm going to need to prepare is ...