- Definition von onaylama im Türkisch Englisch wörterbuch
- approval Tom nodded his head in approval. -Tom onun kafasını onaylama içinde salladı. 
 
- sanction Tom will never sanction this. -Tom bunu asla onaylamaz. 
 
- ratification 
- validation 
- confirmation You will receive a confirmation email after your account has been activated by an administrator. -Hesabınız aktif edildikten sonra bir yöneticiden onaylama e-postası alacaksınız. 
 
- attestation 
- (tasarı vb) carriage 
- certification 
- approval; ratification; certification 
- acceptance 
- recognition 
- subscription 
- legitimation 
- approval, ratification 
- appro Father will never approve of my marriage. -Babam, evliliğimi asla onaylamayacak. 
 Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving. -Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı. 
 
- corroboration 
-  (Hukuk) endorsement, ratification, confirmation, granting, approval
- acknowledge Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is. -Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor. 
 
-  (Askeri,Politika, Siyaset) endorsement
- assent 
- corroborate 
-  (Askeri,Ticaret) ratify
- favor 
-  (Askeri) consent My father consented to my going abroad. -Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı. 
 
- endorsing 
-  {i} confirming
- favour 
- approbation 
- acknowledgment 
- onaylamak
- ratify 
- onaylamak
- confirm I'd like to confirm my hotel reservation on May 5th. -Otel rezervasyonumunu 5 Mayıs'ta onaylamak isterim. 
 I will call in order to confirm it. -Bunu onaylamak için arayacağım. 
 
- onaylamak
- certify 
- onaylamak
- approve All the delegates voted to approve it. -Tüm delegeler, onu onaylamak için oy verdi. 
 The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain. -İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı. 
 
- onaylama belgelerinin karşılıklı olarak verilmesi
-  (Hukuk) exchange of the instruments of ratification
- onaylama süreci
-  (Hukuk) ratification process
- onaylamak
-  {f} accept You have to accept it. -Onu onaylamak zorundasın. 
 
- onaylamak
- endorse 
- onaylamak
- acknowledge Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is. -Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor. 
 
- onaylamak
- validate 
- onaylamak
-  {f} recognize
- onayla
- approve of Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving. -Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor. 
 Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving. -Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı. 
 
- onayla
-  {f} approve My mother finally approved of our plan. -Annem sonunda planımızı onayladı. 
 Both houses of Congress approved Jefferson's proposal. -Kongre'nin her iki meclisi Jefferson'un teklifini onayladı. 
 
- onayla
- acknowledged 
- onaylamak
- approve of 
- onaylamak
- corroborate 
- onaylamak
-  {f} authorize
- onaylamak
- vise 
- onaylamak
- verify 
- onaylamak
-  {f} hear
- beyan onaylama
-  (Ticaret) claim sign off
- beyan onaylama
-  (Ticaret) claim sign-off
- onayla
-  (Bilgisayar) confirm I can neither confirm nor deny this. -Ben bunu ne onaylayabilirim ne de inkar edebilirim. 
 I will call in order to confirm it. -Bunu onaylamak için arayacağım. 
 
- onayla
-  (Bilgisayar) verify
- onayla
-  (Bilgisayar) check Please endorse this check. -Lütfen bu çeki onayla. 
 
- onaylamak
-  (Kanun) legalize
- onaylamak
- assent to 
- onaylamak
- give countenance to 
- onaylamak
-  (Kanun) legitimise
- onaylamak
- seal 
- onaylamak
- ok, ok 
- onaylamak
- countenance 
- onaylamak
- ok 
- onaylamak
-  (Politika, Siyaset) prove
- onaylamak
- assent 
- onaylamak
- hold with 
- onaylamak
-  (Politika, Siyaset) endorsement
- onaylamak
- applaud 
- onaylamak
- pass 
- onaylamak
- favor 
- onaylamak
-  (Kanun) legitimatise
- onaylamak
- favour 
- onaylamak
- sustain 
- onayla
-  {f} attesting
- onayla
-  {f} approved Spain approved the treaty. -İspanya antlaşmayı onayladı. 
 My mother finally approved of our plan. -Annem sonunda planımızı onayladı. 
 
- onayla
-  {f} validating Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation. -Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur. 
 
- onayla
-  {f} validated
- onayla
- approbate 
- onayla
-  {f} confirmed Tom's doubts have been confirmed. -Tom'un şüpheleri onaylandı. 
 The spokesman confirmed that the report was true. -Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı. 
 
- onayla
- avouch 
- onayla
- validate 
- onayla
-  {f} certified
- onaylamak
- uphold 
- onaylamak
- sign on the dotted line 
- onaylamak
- grant 
- onaylamak
- accede 
- onaylamak
- approbate 
- onaylamak
- carry 
- onaylamak
- say the word 
- onaylamak
-  {f} legitimate
- izin, onay, onaylama
- permission, approval, validation 
- onayla
- certify 
- onayla
-  {f} acknowledge Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is. -Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor. 
 
- onayla
- corroborate Tom corroborated Mary's story. -Tom Mary'nin hikayesini onayladı. 
 
- onaylamak
- Approve, confirm; ratify, certify 
- Kuvvet Onaylama Aracı
-  (Askeri) Force Validation Tool
- atanmış onaylama makamı; yedek saha yönlendirme listeleri göstergesi
-  (Askeri) designated approving authority; display alternate area routing lists
- defter onaylama
-  (Kanun) ratification of book
- onayla
- okay 
- onayla
- probate 
- onayla
- confirming 
- onaylamak
- indorse 
- onaylamak
-  (Hukuk) to approve, to ratify, to uphold
- onaylamak
- legitimatize 
- onaylamak
- legitimize 
- onaylamak
- okay 
- onaylamak
- affirm 
- onaylamak
- accept , approve 
- onaylamak
- O.K 
- onaylamak
- bear out 
- onaylamak
- to approve, to ratify, to applaud, to accept, to accede (to), to countenance, to okay, to OK 
- onaylamak
- to approve; to ratify; to certify 
- onaylamak
- authorise 
- onaylamak
- attest 
- onaylamak
- homologate 
- onaylamak
- countersign 
- onaylamak
- be recognizant of 
- onaylamak
-  {f} vouch
- onaylamak
-  {f} stamp
- onaylamak
-  {f} subscribe
- onaylamak
-  (deyim) go along
- onaylamak
-  {f} sanction
- onaylamak
-  {f} witness
- onaylamak
- lend countenance to 
- onaylamak
-  {f} visa
- onaylamak
- smile on