Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Nesnel olduğumu düşünüyorum.
- I think I'm objective.
Hemşirelerin, hastaları hakkında objektif olmaları zordur.
- It's hard for nurses to be objective about their patients.
Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- Valuation is not always objective.
Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
- The uprising failed to achieve its objectives.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Tarafsız kalmaya çalış.
- Try to stay objective.
Tom tarafsız, değil mi?
- Tom is objective, isn't he?
Nesnel olduğumu düşünüyorum.
- I think I'm objective.
Tom, Ayn Rand felsefesinin gerçekten tarafsız olduğuna inanmaktadır.
- Tom believes the philosophy of Ayn Rand is truly objective.
Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
- The uprising failed to achieve its objectives.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Bazı kültürler tarafsızca diğerlerinden daha iyidir.
- Some cultures are objectively better than others.
Birinin kendi inançlarını tarafsızca analiz etmesi zordur.
- It is difficult to objectively analyze one's own beliefs.
A building must serve the needs and purposes of the people who use it. If the building does this, then the architect has met the objective.
Benim kültürüm objektif olarak onlarınkinden daha üstün.
- My culture is objectively superior to theirs.
Given a browser and active internet connection, the learner will write an example of a behavioral objective that is observable and measurable.
... how best to drive our economy forward. They take it as a given that their objective is ...
... for the objective of ...