Even impartiality is partial.
- Tarafsızlık bile taraflıdır.
Even impartiality is partial.
- Tarafsızlık bile taraflıdır.
The police regarded him as a party to the crime.
- Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
The party was hosted by Dan.
- Partiye Dan tarafından ev sahipliği yapıldı.
They live on the other side of the road.
- Onlar sokağın diğer tarafında yaşıyorlar.
In America cars drive on the right side of the road.
- Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
Would you mind looking the other way while I change my clothes?
- Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?
Tom had a propensity for looking the other way when spoken to.
- Tom'un, kendisiyle konuşulduğunda başka bir tarafa bakma huyu vardı.
It was a mistake on their part.
- Onların tarafında bir hataydı.
The party was organized by Mac.
- Parti Mac tarafından organize edildi.
Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy.
- Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
Tom dog paddled toward the shallow end of the pool.
- Tom havuzun sığ tarafına doğru köpekleme yüzdü.
You'll see the bank on the left hand side of the hospital.
- Hastanenin sol tarafında bankayı göreceksin.
Tom can't swim at all. On the other hand, he is a good baseball player.
- Tom hiç yüzemez. Diğer taraftan, o iyi bir beyzbol oyuncusudur.
The outside of the castle was painted white.
- Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
I was distracted by those protesters outside.
- Benim dışarıda bu protestocular tarafından dikkatim dağıtıldı.
I'm calling you on behalf of Mr. Simon.
- Bay Simon tarafından arıyorum sizi.