He began buying gold in huge amounts.
- Çok büyük miktarlarda altın almaya başladı.
Many of the states owed large amounts of money.
- Devletlerin çoğu, büyük miktarlarda para borçluydu.
Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
- Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.
A number of books were stolen.
- Bir miktar kitap çalındı.
It is quality, not quantity that counts.
- Önemli olan miktar değil kalitedir.
We import a large quantity of food.
- Büyük miktarda gıda ithalatı yaparız.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
- Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
We have a plentiful supply of water.
- Bol miktarda suyumuz var.
The project requires a great deal of money.
- Proje büyük miktarda para gerektiriyor.
I can get you a deal.
- Sana bir miktar alabilirim.
A human body consists of a countless number of cells.
- Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
I accept what you say to some extent.
- Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
- Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
We're amazed by the rapid growth in import quantities.
- Biz ithalat miktarlarındaki hızlı büyümeye şaşırdık.
Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
- Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.
Tom taught Mary a lot of useful French.
- Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.
Australia exports a lot of wool.
- Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
- Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
You get paid in proportion to the amount of the work you do.
- Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.
She deposited a large sum of money in the bank.
- O bankaya büyük miktarda bir para yatırdı.
How did you come by such a big sum of money?
- Böyle büyük bir miktarda parayı nasıl kazandın?
The river carries a huge volume of water.
- Nehir çok büyük miktarda su taşır.