My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
He proved to be an ideal husband.
- İdeal bir koca olduğunu ispat etti.
She lives alone in a house of enormous dimensions.
- Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
This is the first time I've seen a strawberry this huge.
- Böyle kocaman bir çileği ilk defa görüyorum.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
The priest pronounced them man and wife.
- Rahip onları koca ve karı ilan etti.
They pretend to be man and wife.
- Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
The universe is a large school.
- Kainat kocaman bir okul.
I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
Her husband's illness caused her great anxiety.
- Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.
She feared cancer would kill her husband before their great-grandson was born.
- O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu.
I've got a big week ahead of me.
- Önümde koca bir haftam var.
He used a big piece of paper to make the bag.
- Torbayı yapmak için koca bir parça kağıt kullandı.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
Her husband asked her to throw that old hat away.
- Onun kocası o eski şapkasını atmasını istedi.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
My parents don't like my girlfriend. They say that she's a gold digger.
- Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.