Please say hello to your wife.
- Lütfen karına selam söyle.
John comes from Florida and his wife from California.
- John Floridalı, karısı ise Kaliforniyalı.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
His spouse is a Japanese woman.
- Onun karısı bir Japon kadın.
Jane couldn't explain the beauty of snow.
- Jane karın güzelliğini açıklayamadı.
You might have mistaken Jane for her sister.
- Jane'i kız kardeşi ile karıştırmış olabilirsin.
It snowed all last night.
- Gece boyunca kar yağdı.
It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
Robert got a small proportion of the profit.
- Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
He ran to catch up to his brother.
- Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
He looked for a profitable investment for his capital.
- Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
Karakorum is the early capital city of Mongolia.
- Karakurum, Moğolistan'ın ilk başkentidir.
I bought him a drink in return for his help.
- Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
What does Tom get in return for all the work he's done?
- Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
You cannot mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
- Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
This company's profit margin is very big.
- Bu şirketin kar marjı çok büyük.
A group of people started off in snow boots.
- Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.
Tom's boots sank into the deep snow.
- Tom'un botları derin kara battı.
AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
- AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
My brother has a Twitter account.
- Erkek kardeşimin bir Twitter hesabı var.
Try to take account of everything before you make a decision.
- Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.