boşlukta

listen to the pronunciation of boşlukta
Türkisch - Englisch
invacuo
in margin
boşluk
{i} vacancy

His resignation left a vacancy in the cabinet. - İstifası kabinede boşluk bıraktı.

boşluk
blank

I filled in the blanks. - Boşlukları doldurdum.

Fill the blanks with suitable words. - Boşlukları uygun kelimelerle doldurun.

boşluk
space

Leave a double space after each sentence. - Her cümleden sonra bir çift boşluk bırakın.

There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed. - Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.

boşluk
emptiness

An emptiness devours my heart. - Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.

boşluk
gap

The gap was bigger than I expected. - Boşluk beklediğimden daha büyüktü.

There's a lot of gaps in my knowledge of math. - Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.

boşluk
yard
boşlukta olmak
to feel empty
boşlukta olmak
being in emptiness
boşluk
vacuum
boşluk
{i} separation
boşluk
{i} void

When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom. - Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi.

Fadil felt a void in his life. - Fadıl hayatında bir boşluk hissetti.

boşluk
{i} abyss
boşluk
hollow
boşluk
vacancies
boşluk
(Jeoloji) clearence
boşluk
{i} gulf
boşluk
interim
boşluk
(İnşaat) porosity
boşluk
well
boşluk
null
boşluk
(İnşaat) pore
boşluk
exhaustion
boşluk
(Bilgisayar) gap width
boşluk
opening
boşluk
recess
boşluk
area
boşluk
cavity
boşluk
hiatus
boşluk
{i} slot
boşluk
aperture
boşluk
vainness
boşluk
{i} yawning
boşluk
sinus
boşluk
chamber
boşluk
play
boşluk
backlash
boşluk
emptiness; cavity; gap; clearance; vacuum
boşluk
allowance
boşluk
desideratum
boşluk
hollow space
boşluk
nothingness
boşluk
chasm
boşluk
blank space, blank
boşluk
clear
boşluk
inanition
boşluk
blank; antrum
boşluk
hole

The story is full of holes. - Anlatı boşluklarla dolu.

Why do the five yen coin and the fifty yen coin have holes in the center? - Neden 5 ve 50 yenlik bozuk paraların ortasında boşluk var?

boşluk
idleness
boşluk
blank , space
boşluk
daylight
boşluk
cavity (Anatomy); slackness
boşluk
blankness; abysm
boşluk
clearance
boşluk
phys. vacuum
boşluk
(Hukuk) lacuna, vacuum, gap
boşluk
hollowness
boşluk
{i} blankness
boşluk
{i} voidness
boşluk
{i} slackness
boşluk
vacuole
boşluk
inanity
boşluk
{i} vacuity
boşluk
{i} nullity
boşluk
inane
boşluk
wilderness
boşluk
{i} abysm
boşluk
{i} slack
boşluk
{i} lacuna
Türkisch - Türkisch

Definition von boşlukta im Türkisch Türkisch wörterbuch

Boşluk
vakum
Boşluk
kavite
Boşluk
cevf
Boşluk
(Osmanlı Dönemi) FÜRUC
boşluk
Oyuk, çukur, kapanmamış yer
boşluk
Kesinti, kopukluk
boşluk
Kesinti, kopukluk: "O sevimli toprakların boşluğu gönlüne dokunmuştu."- F. R. Atay
boşluk
Boş geçen süre
boşluk
İçinde hiçbir cisim bulunmayan uzay, vakum
boşluk
Yetersizlik
boşluk
Yetersizlik: "O günden bugüne olanları hatırladıkça insan ister istemez bu türlü çabaların hiçliğini, boşluğunu düşünmek zorunda kalıyor."- R. H. Karay. İçinde hiçbir cisim bulunmayan uzay, vakum
boşluk
Eksiklik, yoksunluk duygusu
boşluk
Eksiklik, yoksunluk duygusu: "Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu."- S. F. Abasıyanık
boşlukta
Favoriten