One times one is one, according to mathematics.
- Matematiğe göre bir kere bir birdir.
The square root of one is one.
- Birin karekökü birdir.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
Did God really create the earth in a single day?
- Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
We generally drink tea after a meal.
- Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Can you tell the twins apart?
- İkizleri birbirinden ayırtedebilir misin?
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
He wore a top hat and a monocle.
- O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.
Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds.
- Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.
One lump of sugar, please.
- Bir küp şeker, lütfen.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
- Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
Two heads are better than one.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
I would like to go to the United States one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
I've got a pacemaker.
- Benim bir kalp pilim var.
After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.
- İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
Do you want some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
Would you like some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.
This is the first time I've ever squashed a cockroach.
- Şimdiye kadar ilk defa bir hamam böceği ezdim.