Listen, Israel! The Lord is our God; the Lord is one.
 - Dinle İsrail! Rab Tanrımızdır; Rab birdir.
The square root of one is one.
 - Birin karekökü birdir.
I'd like to stay one more night. Is that possible?
 - Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
This is a good book, but that one is better.
 - Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
Did God really create the earth in a single day?
 - Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
Get both a phone and internet access in a single package!
 - Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
We generally drink tea after a meal.
 - Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
Is there anything to drink in the refrigerator?
 - Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Can you tell the twins apart?
 - İkizleri birbirinden ayırtedebilir misin?
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
 - İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
Monopoly is a popular game for families to play.
 - Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
 - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
I have a lump in my breast.
 - Benim mememde bir yumru var.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
 - Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
Two heads are better than one.
 - Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
 - Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
They erected a statue in memory of Gandhi.
 - Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
 - Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
 - 1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
The United States borders Canada.
 - Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
He spoke of party unity.
 - O, parti birliği hakkında konuştu.
The main idea in his speech was unity.
 - Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
I thought we were going to go somewhere.
 - Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
I remember seeing you all somewhere.
 - Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
Tom gave Mary an engagement ring.
 - Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
 - Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.
 - İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
This is a nice change of pace.
 - Bu hoş bir değişiklik.
Would you like some coffee?
 - Biraz kahve ister misin?
Do you want some coffee?
 - Biraz kahve ister misin?
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
 - Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
 - Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
This is the first time I've ever squashed a cockroach.
 - Şimdiye kadar ilk defa bir hamam böceği ezdim.
Have you ever squashed a fly with your hand?
 - Sen hiç elinle bir sinek ezdin mi?