Do you see a resemblance?
- Bir benzerlik görüyor musun?
She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
- O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
The similarity is pretty vague.
- Benzerlik oldukça belirsiz.
I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
- Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
I see the similarities.
- Benzerlikler görüyorum.
Malay has many similarities with Indonesian.
- Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
- Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.
Do you see any similarities?
- Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
- Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
The two brothers are as like as two peas.
- İki erkek kardeş iki bezelye tanesi kadar benzer.
The twin brothers are as like as two peas.
- İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.
I don't want you to make the same mistake I made.
- Yaptığıma benzer bir yanlışı yapmanı istemiyorum.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
I see the similarities.
- Benzerlikler görüyorum.
Malay has many similarities with Indonesian.
- Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
They used tools similar to those used there.
- Onlar orada kullanılanlara benzer aletler kullandılar.
I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet.
- Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
Great minds think alike.
- Büyük akıllar benzer düşünürler.
The twins are as alike as two peas in a pod.
- İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it.
- Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.
The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells.
- Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.