benzerlik

listen to the pronunciation of benzerlik
Türkisch - Englisch
resemblance

The resemblance is uncanny. - Benzerlik olağanüstü.

All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental. - Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.

similarity

I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental. - Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.

The similarity is pretty vague. - Benzerlik oldukça belirsiz.

parallel
uniformity
affinity
identity
semblance
same
alikeness
similarities

What are some similarities among ethnic groups? - Etnik guruplar arasındaki bazı benzerlikler nedir?

Malay has many similarities with Indonesian. - Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.

correspondence
(İstatistik) likelihood
analogousness
conformability
selfsameness
approximation
approach
mimicry
parallelism
similarity, resemblance
comparison
similar

I see the similarities. - Benzerlikler görüyorum.

Malay has many similarities with Indonesian. - Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.

similitude
kinship
propinquity
sameness
analogy

I see no analogy between your problem and mine. - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.

conformity
community
similarity, resemblance, likeness, similitude, sameness, comparison, affinity, correspondence, analogy, identity
parity
likeness
congeniality
congruence
benzer
similar

In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric. - Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it. - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

benzerlik dönüşümü
(Kimya) similarity transformation
benzerlik göstermek
resemble
benzerlik araştırması
availability search
benzerlik bulmak
liken
benzerlik ilişkileri
similarity relations
benzerlik ilkesi
(Pisikoloji, Ruhbilim) similarity principle
benzerlik kanunu
(Askeri) similarity law
benzerlik kurmak
make an analogy
benzerlik merkezi
centre of similarity
benzerlik merkezi
(Matematik) center of similitude
benzerlik yasaları
similarity laws
benzerlik yasası
(Pisikoloji, Ruhbilim) law of similarity
benzerlik önyargısı
(Pisikoloji, Ruhbilim) similarity bias
benzerlik özeği
(Matematik) centre of similarity
ben-benzerlik
(Pisikoloji, Ruhbilim) egomorphism
benzer
{i} like

Incidentally, this room doesn't have anything like an air conditioner. All it has is a hand-held paper fan. - Sırası gelmişken, bu odada klimaya benzer bir şey yok. Onun sahip olduğu tek şey elle tutulan kağıt yelpaze.

He is a bit like his father. - O, biraz babasına benzer.

benzer
{s} same

Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction. - Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.

If you feel there are several possible translations, note that for the same sentence, you can add several translations in the same language. - Birkaç olası çeviri olduğunu anlarsanız benzer cümleleri not edin, çünkü aynı dilde birkaç çeviri ekleyebilirsiniz.

benzer
mock
benzer
analogous
benzer
counterpart
benzer
closely
benzer
similar, like, resembling, alike, akin (to), analogous (to/with)
benzer
{i} match

Tom and Mary bought matching shirts. - Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.

We shall never see her match. - Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.

benzer
{s} allied
benzerlikler
similarities

Malay has many similarities with Indonesian. - Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.

Let's begin by considering the similarities. - Benzerlikleri dikkate alarak başlayalım.

benzer
{s} indistinguishable
benzer
stand-in
benzer
look-alike
benzer
much of a muchness
benzer
para-
benzer
congener
benzer
fetch
benzer
as such
benzer
(Havacılık) araloque
benzer
(Bilgisayar) similar to

I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet. - Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.

My opinion is similar to yours. - Benim görüşüm seninkine benzer.

benzer
in common with
benzer
corresponding
benzer
comparable
benzer
(Kanun) quasi
benzer
homeo-
benzer
akin
benzer
spurious
benzer
(Biyokimya) analog

I see no analogy between your problem and mine. - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.

benzer
alike

When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike. - Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.

The twins are as alike as two peas in a pod. - İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.

benzer
uniform
benzer
semblable
benzer
(Matematik) congruent
benzer
analogous with
benzer
of a piece with
benzer
duplicate
benzer
homo-
benzerlikler
analogies
birbirine benzerlik
uniformity
benzer
homo
benzer
parallel
benzer
conformable
benzer
congruent with
benzer
fellow
benzer
look alike

All those flowers look alike. - Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.

Tom's children all look alike. - Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.

benzerlik kur
made an analogy
benzerlik kur
make an analogy
benzer
phane
benzer
congeneric
benzer
analagous
benzer
image

They are the spitting image of one another. - Onlar birbirlerinin benzeri.

benzer
homoeo [Brit.]
benzer
homologous
benzer
congenerical
benzer
approximate
benzer
congenerous
benzer
analogue
benzer
kindred
benzer
similar, like, resembling
benzer
correlative
benzer
in common

We have many things in common: hobbies, educational background, and so on. - Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.

benzer
similar thing
benzer
simulant
benzer
analogical
benzer
vicinal
benzer
of a piece
benzer
cin. stand-in, double
benzer
stand in
benzer
connate
benzer
analogic
benzer
double
benzer
homeo
benzer
suchlike
benzer
congruence
benzer
kin

Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it. - Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.

The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells. - Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.

benzer
congruous
benzer
para
benzer
homoeo
benzer
vicinsl
dinamik benzerlik
dynamic similarity
geometrik benzerlik
(Geometri) geometrical similarity
hayal meyal benzerlik
simulacrum
tele benzerlik
wiriness
yakın benzerlik
close resemblance
Türkisch - Türkisch
İki üçgende köşelerinin eşlenmesine göre karşılıklı açıların eş ve karşılıklı kenarların orantısından doğan durum
Benzer olma durumu
Benzer olma durumu: "Türk işleri ile Roma ve Bizans işleri arasında benzerlik bulunamaz."- F. R. Atay. İki üçgende köşelerinin eşlenmesine göre karşılıklı açıların eş ve karşılıklı kenarların orantısından doğan durum
paralellik
Benzer
emsal
Benzer
(Osmanlı Dönemi) MÂİL
benzer
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan (şey), müşabih, mümasil: "Baksana kız, paşaya benzer yerim var mı benim?"- H. Taner
benzer
Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör
benzer
Benzeşim
benzer
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan (şey), müşabih, mümasil
benzerlik
Favoriten